Yazar | : | Ali H. Neyzi |
İsbn | : | 9754068216 |
Yayın Tarihi | : | Nisan, 2005 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 145 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Cem Yayınevi |
Kendini havada bulduğunda canı pek sıkkındı Fevzi Bey'in. Çevresinden bunalmış, tam patlayacak hale gelmişti. Hani, nasıl derler, çat diyecek, ortasından ikiye yarılacak. Hafakanlar basmış, ciğerleri sıkışmış, bunalmış. Genellikle böyle durumlarda, hani, iç sıkıntısı sıcak hava şeklinde taa burnuna dek geldiğinde, Fevzi Bey önüne kim çıkarsa ya da kimi eline geçirirse, onu iyice paylar, azarlardı. Yani önüne gelenin bir kabahati olmasına hiç gerek yoktu. Sırf Fevzi Bey'in karşısına gelmiş olması yeterliydi. Ne yapar eder, Fevzi Bey olmadık bir neden yaratır, içinin bulantısını karşısındaki kişiye bir aşağılama gösterisi ile boşaltır, adeta rahata kavuşurdu. Fevzi Seferoğlu'na başkaldıracak kimse çıkmazdı karşısına, daha doğrusu ona kafa tutacak kimseleri zaten Fevzi Bey pek çevresine yaklaştırmazdı. Böylece Fevzi Bey ilk yakaladığı "kul" una içini dökmüş, göğsünü sıkıştıran hafakanları boşaltmış, sonuçta rahata kavuşmuş olurdu. Bu kez, beklenmedik şekilde ve birdenbire kendini boşlukta bulduğunda, işte biraz da bu nedenle adeta sevinir gibi olmuştu. İlk kez bağırıp çağırmadan, karşısında ezilip büzülen bir adamı ya da genç bir sekreter hanımı izledikçe büsbütün coşmadan, sinirlendikçe sesini birkaç kat yükseltmeden birbiri ardına savurduğu hakaretleri daha fazla artırmadan birden altındaki bina kaymış, az önce üzerine basmakta olduğu koskoca beton kiriş dağılıvermiş, sanki iri ve şişman bir kuş oluvermişti Fevzi Bey. İyi yemekten hoşlanıyor ve hiç spor yapmıyordu. Zaten sporun ne demek olduğunu hiç bilmemişti...