1960’lı yıllarda geçen öğrenciliğim sırasında ekonomi dersi hocamız, "Türkiye'ce sermaye piyasası kurulup geliştirilmedikçe, ülke olarak, iktisadi hamlelerinde başarılı olmamız mümkün değildir" derdi.
Öğrenci olarak, o yıllarda bu sözün anlamını çok iyi kavrayabildiğimiz! sanmıyorum. Çunku, o zaman böyle bir piyasa yoktu, tartışmalar tümüyle teorik plandaydı.
Derken, aradan uzun yıllar geçti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1981 yılının sıcak bir Temmuz gününde ülkemizin ekonomik kalkınması yönünden son derece önemli bir yasal düzenlemeye son noktasını koydu:
"2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu. "
Kanunun 1. maddesi aynen şöyle:
’’Bu Kanunun konusu, tasarrufların menkul kıymetlere yatırılarak halkın iktisadi kalkınmaya etkin ye yaygın bir şekilde katılmasını sağlamak amacıyla; sermaye
piyasasının güven, açıklık ve kararlılık içinde çalışmasını, tasarruf sahiplerinin hak ve yararlarının korunmasını düzenlemek ve denetlemektir."
Öncelikle bu düzenlemenin hayata geçirilmesinde emeği geçen herkese, Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği olarak, minnet ye şükran duygularımızı İfade etmek isteriz. Pek güzel düşünmüş, konuyu ve amaç, pek güzel tarif etmişler.
Tariften söz.etmişken, izninizle aynı hocamızın "Tarif"e ilişkin, hatırımda kalan güzel bir tanımlamasını da nakletmek isterim.
"Tarif, efradını cami, ağyarını mani olmalıdır. "
 

---