Eski İstanbul'da Kıyılar ve Plajlar

Yazar : Gökhan Akçura
Yayın Tarihi : 1992
Dil : Türkçe+İngilizce
Ölçü : 21 x 29,7 cm
Yayınevi : İSKİ

Eski İstanbul’da kıyılar ve plajlar konusu, ister istemez denize girme kültürümüzün evrimini sorgular.
Kıyıları ve plajlarıyla İstanbul denince, dört değil, her bir yanı denizle çevrili bir kentten söz ettiğimizi unutmayalım. Karadeniz, Marmara, Boğaziçi ve Haliç söz konusu elbette. Attığınız her üç adımdan biri deniz kenarına götürür sizi. Deniz kenarına gelince lebiderya bir sahil kahvesinde nargile içebilir, ya da beyaz boyalı bir yalı dairesinde udunuzu çalabilirsiniz... İster kayığa biner Boğaziçi’nin mehtaplı gecelerini keşfeder, ister oltanızı sarkıtıp hiç vakit geçirmeden avucunuza düşecek balıkları beklersiniz. İstanbul’un en güzel yanı, deniz kıyılarıyla kurulan bu güzel dostluk değil midir?
İstanbullu denizi seyreder, üstünde seyreder, nimetlerinden yararlanır yararlanmasına da ... Denize girmekle arası pek hoş değildir. Modem zamanlara gelinceye kadar, insanımız soyunup denize girmekten pek hoşlanmamıştır. Hoş bu yalnız bize özgü bir eksiklik değildir elbette. Dünyada da plajların yayılıp, insanların üryanlaşması ancak yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde gerçekleşmiştir.
İstanbul kıyıları tek tek çıplak ayaklarla dostluk etmekten öte, “deniz hamamlan”nı tanımaya ancak on dokuzuncu yüzyılın sonlarında başlar. Adından belli, bu hamamlar bir sefahat değil sıhhat mekanıdır. Reşat Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi’nde, 1826-1850 tarihleri arasında kurulduğunu sandığı Çardak İskelesi Deniz Hamamı’nın konusunda ilk olduğunu belirtir. Koçu’ya göre ikinci hamam Salıpazan’nda, üçüncüsü ise Kumkapı’da kurulmuştur. Haluk Şehsuvaroğlu ise 1867 yılında İstanbul kıyılarında altmış iki deniz hamamı olduğunu belirtir. Sayının büyüklüğü bizi şaşırtmamalı. Halkın girdiği genel deniz hamamları dışında, tek tek yalı nüfuslarının yararlandığı “zata mahsus” özel deniz hamamları da bu sayıya dahildir.
Yirminci yüzyıl başındaki kaynakları taradığımızda ise en önemli deniz hamamlarının yer aldığı kıyılar olarak Yeşilköy, Bakırköy, Samatya, Yenikapı, Kumkapı, Çatladıkapı, Ahırkapı, Sa-lıpazarı, Fındıklı, Kuruçeşme, Ortaköy, İstinye, Tarabya, Büyükdere, Yenimahalle, Beykoz, Paşa-bahçe, Kuleli, Çengeİköyü, Beylerbeyi, Üsküdar, Salacak, Moda, Fenerbahçe, Caddebostan, Bostancı, Kartal, Maltepe, Pendik ve Tuzla’yı görürüz.
Denize girme kültürümüzün boy atıp geliştiği deniz hamamlarının ne biçim birşey olduğunu elbette resimlere bakarak anlayabiliriz. Ama bazı ayrıntıları bilmemizin de hiçbir zararı olacağını sanmıyorum. Bu hamamlar genellikle 35 metre boyunda ve 20 metre eninde olurmuş. Eğer akıntılı suda kurulurlarsa, mutlaka ahşap olarak suya dayanıklı, çürümez keresteler kullanılırmış...

******Gökhan Akçura
DİKKAT!
İstanbul Kitapları (7654 kitap)
ve
Osmanlı Kitapları (2586 kitap)
Koleksiyonları satılıktır.
Çok kıymetli ve nadir kitapları da kapsayan bu
Koleksiyonları almak isteyenler
İletişim paragrafından lütfen mesaj gönderin...