Yazar | : | Tahsin Yücel |
Yayın Tarihi | : | Aralık, 1958 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 112 |
Ölçü | : | 12 x 17 cm |
Yayınevi | : | Ataç Kitabevi |
Bağdaş kurup oturmuştu kilimin üstüne, önüne de parıl parıl bir tabanca koymuştu, gözlerini ayırmadan bakıyordu. Uzanıp elini sürüyordu tabancaya, dokunur dokunmaz geri çekiyordu. Bazı bazı dudakları kıpırdıyordu, ne dediği belli değildi, sanki tabancayla konuşuyordu, bel1iydi, tabancayı görüyordu yalnız, başka bir şey görmüyordu. Gürültüyle girmiştim içeri, geçip karşısına oturmuştum. Yüzüne bakıyordum, masayı tıkırdatıyordum, "Süleyman! Süleyman!" diyordum arada bir. Başını kaldırıp bakmıyordu. Tabancaya bakıyordu yalnız, yalnız tabancayı görüyordu. Anası bir ona bakıyordu, bir bana. İkide bir gözlerini gözlerime dikiyordu. Kara kara gözleri vardı, kara gözlerinde yaşlar parlıyordu.
"İki gündür böyle işte", dedi bana. '"İki gündür hiç dışarı çıkmıyor, tabancasıyla oynuyor. Bir de bilmece çözüyor. Bütün gazeteleri alıyorum, getirip önüne koyuyorum. Bilmecelerini çözüyor. Sonra da durmadan sövüyor. Hiç böyle yapmazdı benim yanımda, şimdi hiç utandığı yok, ana avrat sövüyor," dedi.
"Peki, kime sövüyor?" dedim. "Kime sövüyor?.. "Sövüyor işte," dedi, içini çekti. "Bilmiyorum kime sövüyor... Çocuklar gibi sövüyor. Belki bilmecelere sövüyor," dedi, içini çekti.
"Ya bu tabanca?" dedim. "Tabanca mı?.." diye söylendi. Sanki başka şeyler düşünüyordu, daldı gitti. "Bir de o var işte. İki gündür elinde," dedi neden sonra, gözlerini önüne dikti, sessiz sessiz ağlamaya başladı…
Elimle masaya vurdum, "Süleyman! Süleyman!" dedim. Süleyman tabancaya bakıyordu. Tabanca da korkunç korkunç parlıyordu önünde. Böyle nasıl bakıyordu, anlamıyordum. Ben baktım mı üşümeye başlıyordum. Anası hep sessiz sessiz ağlıyordu.
"Bir de bir gâvura sövüyor," dedi. "İki gündür bir gâvura sövüyor; dolamış adını diline, James Joyce diyor. O gâvurun anasına sövüyor."