Yazar | : | Nedim Gürsel |
İsbn | : | 9750701321 |
Yayın Tarihi | : | 2002 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 379 |
Ölçü | : | 12,5 x 19 cm |
Yayınevi | : | Can Yayınları |
Bahsi Geçen | : | Nazım Hikmet Ran |
Nazım Hikmet'in yüzüncü doğum yıldönümünü kutluyoruz. 1902'de Selanik'te doğan şair, ömrünün en güzel yıllarını hapishanelerde geçirdikten sonra, 1963'te, düşlerinin beyaz kenti Moskova'da, sürgünde öldü. O zamandan bu yana da nice sular aktı köprülerin altından. Nazım'ın 1924'te tabutunun başında nöbet tutmakla övündüğü Lenin, Kızıl Meydan'daki anıt mezarında bir sembol bile değil artık. Heykelleri, eski sosyalist ülkelerin alanlarından protesto gösterileriyle kaldırıldı. Oysa Nazım, ömrünün sonuna dek gençlik ülküsüne, yani Ekim Devrimi'nin ideallerine bağlı kalmıştı. Sürgün yıllarında, özellikle de 20. Kongre'den sonra, Komünist Parti'den ayrılan Fransız aydınlarıyla tartışmalara girdiğini, Stalinizme karşı olmakla birlikte komünist rejimin düzeltilebileceğine olan inancının en umutsuz durumlarda bile sarsılmadığını söyleyebiliriz. Şair, kuşkusuz, Sovyetler Birliği'ne sığındıktan sonra bir ikilem yaşadı. Tüm varoluşunu adadığı komünizmin kuruluş sürecindeki sancılarını, eksiklerini, baskıcı yönünü, 'halk demokrasileri'ndeki demokrasi yokluğunu keşfetti. Ama 'Otobiyografi' adlı şiirinde, kendisini partiden ayırmak istedilerse de bunun 'sökmediğini' yazdı. Ve yaşadığı bunalımı, ifade özgürlüğünün önemini, eleştirel düşüncenin izdüşümlerini, 'İvan İvanoviç Gerçekten Yaşadı mı?' adlı tiyatro oyunu bir yana, yaratıcı etkinliğine yansıtmadı. Bu konudaki muhalif tavrını bazı yakınlarının, özellikle de Zekeriya Sertel'in yazdıklarından biliyoruz.
Ne var ki, Nazım Hikmet ne bir siyasal lider ne de bir ideologdur. O, çağımızın en önemli şairlerinden biridir. Dolayısıyla şiirini salt siyasal bir yaklaşımla yorumlamak indirgemeci bir tutum olur. Sanat, eğer evrensel bir öz taşıyorsa, günceli, siyasal görüş ve ideolojileri aşmalıdır. Bu anlamda Nazım Hikmet'in yapıtı elbette insancıl ve evrenseldir. Ama onun şiirini, yaşadığı dönemden ve siyasal savaşımından da ayrı düşünemeyiz.