Yazar | : | Selim İleri |
Yayın Tarihi | : | 1980 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 154 |
Ölçü | : | 10,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Yazko |
Kervanların, hörgüçlü develerin, gümüş çemberli sandıkların, ak çarşaflara sarılmış insanların, saçları terden yapış yapış siyah derili çocukların geçtiği bir ipek yolunda:
Büyük duyarlıklarla yüklüydü, isteklerini aşıp geçen duyarlıklarla. Şimdi adını yineliyorum: Türkan. İnce, duygulu bir kızdı. Sabahları nasıl coşkuyla bir bankaya, birtakım kâğıtlara, dosyalara, koşardı. Görseniz, "işte başkaları için yaşayan biri," derdiniz.
Çangıl çungul küpelerde, gerdanlıklarda; bir baharat göçünde; küplerde korunarak, hiç yaşlanmayarak, alkor ateşte erimeyerek, çil çil sayılarak;
- Melahat hanımın üç kızı: Nedense sarışındır Sevtap, Türkan'la Füsun esmer... Akşam bezelyeli pilavdır. Sovanı esirgenmemiş bir ayşekadın fasulyesidir. Gece yorgunluktur. Köpek seslerine uyanmaktır.
Gökyüzünde buluttan izler bırakarak uzaklaşan bir savaş uçağında; bir kambiyoda, bir borsada, bir banka kasasında; kâğıt kılığına bürünerek; en güzel giysilerin sergilendiği bir moda evinde, bir kuyumcu vitrininde, bilezik olup bir kadın kolunda; elmas dakikalı bir saatte;
- "Zaman geçmek bilmiyor. Zaman geçsin... "
Döndürülen, boyuna çevrilen bir akrep bir yelkovan iş dönüşleri pencerededir Melahat Hanım. Göz eriminde, kurşun eriminde, ölümcül bir sayıklamada, her yerde, her zaman; değeri sarsılmayarak; korunmuş, sayılmış, boyunduruk altına olabilen töreleştirilmiş bir ahlak biçiminde;
soğuk kış günleri fırın kapılarında bekleşen çocuklardan ya da bahar denizlerinin kıyıya vurmuş cömert balıklarından bir pencere daha ören bir duvar ustasından, goblen yapraklarda kaba parmaklarını gezdiren bir nakış işçisinden kendini koruyarak; bir balo çantasına, kürklere...