Yazar | : | Hilmi Ziya Ülken |
Yayın Tarihi | : | 1943 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 125 |
Ölçü | : | 17 x 24,5 cm |
Yayınevi | : | İst. Üniversitesi Edebiyat Fakültesi |
Din, ilahiyat ve kelamın konusu olarak tetkik edilecek yerde objektif bir tetkikin konusu olmağa başladığı zamandan beri başlıca üç bilgi şubesinin doğmasına sebep olmuştur. Birincisi beşeri dinleri münferit tipler olarak tarihi akışı içinde mütalaa eden dinler tarihidir. İkincisi dinle dünya görüşünün bilgi ve varlık meseleleri içerisindeki yerini araştıran din felsefesidir. Üçüncüsü ise dini, bir içtimai kurum olmak bakımından tetkik eden dini sosyolojidir.
Burada konumuzu - doğrudan doğruya - bu üçüncü görüş teşkil edecektir. Dini sosyolojinin usul itibariyle birbirine büsbütün zıt iki anlaşılış tarzı vardır. Birincisi Fransız sosyolojisi diye tanılan Durkheim mektebinin usulüdür. Buna göre, din bütün içtimai hayatın köküdür. Cemiyet bizzat kolektif bir kaynaşma, manevi bir yükseliş olan dini hayattan doğmuştur. İkincisi maddeci sosyoloji diye tanılan Marx mektebinin usulüdür. Buna göre din, bütün başka manevi değerler gibi kolektif iş hayatının ve istihsal şartlarının neticesidir. Bu iki zıt anlayışı uzlaştırmağa çalışan ve cemiyetin maddesiyle manası arasında karşılıklı münasebet gören Max Weber'in telifçi görüşüdür. Bu telakkilerin münakaşasını sosyoloji doktrinleri bahsinde yapacağımız için, burada yalnızca işaret ederek geçeceğiz.
Usulümüz daha ziyade, hayat şartlarına bağlı olarak teşekkül eden dini inançlar ve vakıaların birleşik, umumi tiplerini araştırmak, hangi şartların hangi dini tasavvurları meydana getirdiğini ve bunların ne tarzda şekilden şekle geçtiğini göstermektedir. Bunun için, önce dinler arasında birleşik olan başlıca kurumları gördükten sonra, iptidai denilen dinlerin hayat şartlarıyla münasebetlerini ve büyük dinlerden örnek olmak üzere Hristiyanlığın ve İslamlığın doğuşunu ve yayılışını bu bakından mütalaa edeceğiz...