Yazar | : | Nihad Sami Banarlı |
Yayın Tarihi | : | Ağustos, 1985 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 324 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Kubbealtı Neşriyatı |
Bahsi Geçen | : | Nihat Sami Banarlı |
Devlet, aslında, baht, talih ve saadet demektir; bunların da en büyüğü manasındadır. Hani, günümüzün, bütün nüansları, bütün synonyme'leri mahvederek, sadece ve bıktırıncaya kadar mutluluk dediği şey...
Eskiler, birini uğurlarken, yalnız güle güle demezler, devletle, saadetle devletlü, ikbal ile derlerdi. Başa devlet kuşu konması, bir insanın büyük bir talihe mazhar olması demekti. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe! sözü de halkın bir maksada varma yolunda her şeyi, hatta ölümü bile göze alışını ifade eden, tam eski Türk tipi bir söyleyişti. Bu sözün bir ahengiyle vezinli ve yarım kafiyeli oluşu, manasındaki kuvveti arttırırdı.
Devlet'in nimet ve servet manaları da vardı. Fakat başlangıçta bir kabile de hüküm sürüp bir savaş kazanmayı devlet sayan insanlık, zamanla bu kelimeye kendince en büyük saadet kabul ettiği şeyin manasını verdi; yukarıda sıralanan bütün sözlerin manasını o kelime de ve o manada topladı: Bu manada devlet, büyük ve müstakil bir ülkenin, tek başına hâkimi ve sultanı olmaktı. Kanuni Sultan Süleyman'ın devleti gibi.