Yazar | : | Kemal Tahir |
İsbn | : | 9752731333 |
Yayın Tarihi | : | Ekim, 2007 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 651 |
Ölçü | : | 13,5 x 21 cm |
Yayınevi | : | İthaki Yayınları |
Sen-Jan şövalyelerinden Notüs Gladyüs, sayvana çıkan merdivenin kapısında, hane güzeli yerine, karayağız oğlanı görünce somurttu. "Oynaşını yolladı kancık! Gömleğin temizliğinden belli bununla yattığı..." Karının gelmemesine değil, oğlanın çok yakışıklı, çok da çalımlı olmasına kızmıştı. "Silahşörden ürker uşak takımı... Hanımının koynuna girdiğinden mi palikaryalık taslıyor, bu köpek?."
Delikanlı, pazı güçlerine güvenen yeniyetmelerin kasıntısıyla yaklaşıp elini göğsüne koyarak eğildi. Belindeki kırmızı kuşak, omuzlarını daha geniş gösteriyor, sıkı pantolonu, kısa konçlu yumuşak çizmeleri, biçimli kesimine, cambaz çevikliği veriyordu.
Şövalye Notüs Gladyüs kaşlarını çattı: - Nedir?
- Ablam "Bakıver," dedi. Buyrun!
- Özbeöz ablan mı? Dirseği üstünde gövdesini ileri sürerek parmağını salladı-: Yalan çıkarsa keserim kulaklarını...
Ses kışkırtıcıydı, cıvıktı.
Delikanlının iyimser gülümsemesi hemen silindi: - Ablamdır. Emriniz?
- Sağır mı ablan? -Biraz bekledi-: Adını sorduk, duymazdan geldi. "Görünür mü burdan Ertuğrul'un sınırı i" dedim, karşılık vermeden savuştu.
- Kusuruna bakmayın! Konuşmayı pek sevmez. Adı: Liya...
- Ne demektir o
- Zambak...
- Zambak... -Dişlerini göstererek sırtardı iyi koyulmamış...
İyi koymalı... Neden, "Kaymak" dememiş baban. Delikanlı, şaşkın, ürkek baktı.
Şövalye kısa boylu, şişmandı ama tıkızdı. Bir eliyle kılıcını, ötekiyle hançerini tutuyordu. Davranışlarında ölümle içli dışlı yaşayanların kuşkulu tetikliği vardı. Omuzlarına kadar inen gür saçları, yırtıcı hayvanların kabarmış yelesine benziyordu.
- Kestirmemiş mi kaymak olacağını Anası da böyleyse neden kestirememiş? Kaymak, daha yaraşıklı... Tadına doyulmaz. -Göz kırptı-: Denemişe benzersin, bilirim! -Nedense içini çekti-: Demek ablanı… Anlarız ilerde... Ya senin adın, Sarmaşık mı - Hayır, Mavro...
- Söyle bakalım Mavro, görünür mü Ertuğrul'un sınırı, buradan?
Mavro biraz düşündü. Issızhan'a gelen yolcuların hemen hepsi, sayvana çıkar çıkmaz, nedense korkuluğa gider, uçuruma bakıp sinir düzenlerinin özelliğine göre, taş kesilmekten düşüp bayılmaya kadar, korku çeşitleri gösterirdi. Bu da, karnından vurulmuş gibi "Hıhhh" diyerek irkilmiş, iki büklüm gerilemişti...