Yazar | : | Hüsnü Ciritli, Bahir Sorguç |
Yayın Tarihi | : | 1987 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 640 |
Ölçü | : | 15,5 x 23,5 cm |
Yayınevi | : | Unesco Türkiye Milli Komisyonu |
Bahsi Geçen | : | Ahmet Muhtar Ataman, Fuat Baymur, Halil Bedii Yönetken, Hasan Ali Yücel, Hilmi Ziya Ülken, M. Rüştü Uzel, Mahmut Ragıp Gazimihal, Sadrettin Celal Antel, Selim Sırrı Tarcan |
Atatürk'ün Cumhuriyeti ilan etmeden yeni kuşaklara verilecek eğitimin esaslarını saptamak için 1921'de Ankara'da bir Milli Eğitim Kongresi toplaması ile Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün –UNESCO- kendi faaliyet alanları içinde eğitimi en önemli alan olarak ele almaları birer rastlantı değildir. Bir topluma ya da insanlığın tümüne yeni bir dünya görüşü, yeni bir değerler sistemi kazandırmak isteyen her hareket ilk olarak insanoğluna eğilmek, onun zihin yapısını, kültür bilincini, düşüncelerini ve davranışlarını oluşturacak ve yönlendirecek olan eğitimini ele almak zorundadır.
Ne var ki Atatürk bu gerçeği 1921 yılında görmüş ve ona göre eyleme geçmişken, Birinci Dünya Savaşından sonra kurulan Milletler Cemiyetini desteklemek, ilkelerini aydınlar arasında yaymak için oluşturulan Uluslararası Düşünsel İşbirliği Örgütü, kendi faaliyet alanına eğitimi dahil etmekten özenle kaçınmıştır. O dönemin en büyük bilim ve düşün adamlarını sinesinde barındıran bu kuruluş eğitimin bütün insanlık için ortak bir takım yanları olabileceğini hiç düşünememiş, eğitimi her bakımdan ulusal düzeyde çözümlenecek ulusal bir sorun olarak görmüş, uluslararası bir örgütün eğitim konusuna eğilmesini ulusal egemenlik anlayışına ters düşen bir davranış olarak değerlendirmiştir.
Atatürk'ün gerçekleştirdiği ihtilal tarihin kaydettiği en köklü ihtilaldir. İhtilaller siyasal düzeni, hukuksal, ekonomik düzenleri temelden değiştirirler, ama hiç biri insanın zihin yapısını, dünya görüşünü, ahlak anlayışını temelden değiştirmeyi amaçlamamıştır.
Onun düşüncesinde Cumhuriyet kuşakları özgür düşünceli, özgür vicdanlı olmalıydılar. Gerçekleri önyargılardan arınmış olarak araştırmalı idiler; insan aklına güvenen, gözlemci, eleştiri ruhuna sahip, sağlam muhakemeli, yargıya varma gücüne sahip, bilimsel formasyon almış, kişilik sahibi bireyler olmalıydılar. Devlet başkanlığı süresince eğitim alanında verdiği direktifler hep bu amaca yöneliktir. Ona göre Cumhuriyetin var olması için en önemli etken eğitimdir; eğitim onun için sorunların en büyüğü, en önemlisidir.