Yazar | : | Esat Mahmut Karakurt |
Yayın Tarihi | : | 1980 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 80 |
Ölçü | : | 13,5 x 19 cm |
Yayınevi | : | İnkılap ve Aka Kitabevleri |
Yemen çöllerinin coğrafya atlaslarında yeri belli olmayan bir köşesinde, genç bir kadının haykırışı duyuldu. Bu haykırış, çöllerin hareketsiz ve nihayetsiz ufukları arasında kaybolup gitti. Göğsünün bütün kuvvetiyle hıçkıran meçhul kadın, ta içinden kopup gelen feryatlarına, çölün bir köşesinden belki bir cevap, belki bir ses gelir umuduyla, uzun uzun bekledi. Fakat kum yığınları ile göklerin birleştiği duman renkli çöllerden, kadının feryadına tek bir ses, tek bir hareket cevap vermedi. Kadın, çöller kararıncaya, ufuklar kayboluncaya kadar bağırdı, haykırdı, ağladı... Nihayet, kuvveti kesildi, gözleri kapanır gibi oldu, dudakları morardı, sesi kısıldı ve sustu... İşte tam bu sırada, hurma ağaçlarının gölge verdiği bir kum yığının üzerinde, ,kara taştan bir heykel gibi dimdik duran bir adam belirdi, bu adam ağır ağır kolunu kaldırarak:
- Kadın, haykırma! Haykırma kadın! diye bağırdı. Issız çöller engin denizlere benzerler. Çöller de denizler gibi sağır ve merhametsizdir. İstersen bütün kuvvetinle haykır!.. Eğer şu gördüğün karanlık gökyüzünün altında uzanan kum çölleri içinde, feryadına yılanlardan başka cevap verecek canlı bir mahlûk bulacağını zannediyorsan, aldanıyorsun!.. Genç kadın, kader seni sonu meçhul bir maceraya sürükledi. Şimdi hürriyetine sahip değilsin artık. Senin sahibin benim; senin sahibin, derileri güneşin, kızgın ateşi ile yanan şu gördüğün siyah insanlardır. Sen şimdi benim ve onların malısın. Boş yere feryat etme, boş yere haykırma. Bu sağır ve karanlık sema, bu gördüğün ıssız ve esrarengiz çöller, sana yardım edemez.
Gözlerinde sihirli bir ışık taşıyan genç adam, sonra, aynı emreden sesle devam etti:
- Genç kadın, aşirete mensup günahsız bir arkadaşımızı öldürdüğün için, sen de ölümü hakkettin, bak güneş kayboldu, ufuklar karardı, aşiretin kanunu gereğince şimdi sen de öldürüleceksin!..