Yazar | : | Selim İleri |
İsbn | : | 9755103872 |
Yayın Tarihi | : | 1992 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 302 |
Ölçü | : | 12,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Can Yayınları |
Kızgın Ağustos güneşi altında yol alıyorlardı. Gün batımıydı. Bütün denizi, mürekkep alacasını yaldıza boğuyordu ışıkları. Ansızın gökyüzünün mavisi patlıyordu.
suya akarak
simsiyah kesilerek
sonsuz
katışıksız mavi.
Eskisi gibi ısıtmıyordu, ama temmuz sıcağı değildi, ağustosun bitmesine ne kaldı ki, birkaç gün; altın yansımalarla güneşin son saatleriydi. Sonra gökyüzü de dalga dalga renklere boğulacaktı: koyu mor, eflatun, sonra çuhaçiçeği, sonra beklenmedik bir ağartı, yeniden mavilenir, laciverte çalarak gecenin ilk yıldızlarıyla. Böyle olacaktı ve çevrende ateşten bir çizgi belirecekti. Daha vurur muydu; bilinemezdi; güneş yakıyordu; kuşların ve börtüböceğin akşam saati son bir kez dirilmeleri gibi
ama cırlamıyordu güneş
dilsiz
ateş kırmızısı;
sonsuz uzaklıkta.
Altın yansımalar geçiyordu.
Dümen başındaki motorcu Korkut'u süzüyordu; besbelli, güneş ve deniz artık onu ilgilendirmiyordu, usanmıştı. Motorun takatukası kulak tırmalayıcıydı. Tekne hantaldı. Uzun, kızgın boruları vardı motorun, ilkeldi.
Başını çevirdi Belkıs; doğaya baktı: kendisi için hala yepyeniydi. İşte top top bulutlar belirlemeye başlamıştı. Günbatımında sonbaharın habercisi gibiydi bulutlar(sanki küçük bir çocuk çizmiştir). Ama gözün uçucu görünümlerini yitiriyorlardı, uzakta, yüksekte, kaskatı, bin yıllık mermer yontuları gibi.
Düşünerek, ben hep resimlerle, tasvirler ve renklerim bezediği bir dünyada bulutlardan ölümsüz heykellere, sonra Apollon'a Hermes'e akarak, Ege'de yapayalnız rahibelerin yaşadığı tapınakta, sütunlar, üçgen başlıklar; ben hep resimlerle; yaldızlı ışıklarla bulanmış görüyordu kendini, yalazlar fışkırıyordu, yeryüzünün isteklerinden yalıtılmıştı gövdesini, yanıp tutuşuyordu, yapayalnızdı. Geçen yazdan beri tek bir resim yapmamıştı. Oysa Müşerref Hanım Bodrum resimlerinin iyi para edeceğini söylüyordu. Bu para meselesi iğrençti...