Yazar | : | Abdülhak Şinasi Hisar |
İsbn | : | 9750809912 |
Yayın Tarihi | : | Eylül, 2005 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 223 |
Ölçü | : | 13,5 x 21 cm |
Yayınevi | : | Yky |
KADRİNİ BİLMEDİĞİMİZ DELİLER
Uzun boyu, zayıf vücudu, siyah, cin gibi gözleri, kumral ve seyrekçe sakalı, yeşil kaplı kürkü ve kâh başına geçirdiği, kâh başından çıkardığı sivri gecelik takkesiyle Asuri bir müneccimi hatırlatan bir adam, terlikleri yerde, kendisi köşedeki kerevet üstünde bağdaş kurmuş, gazetesini okuyordu. Ve birdenbire gördüğü bir haberle canı yandığı belli olarak, oturduğu şiltenin üstünde ayağa kalkıyor; alevi artan bakışlarla kendinden geçerek, bir elini dizine vurarak ve kelimenin sonunu uzatarak "Gittii, uçtuuu!" diye haykırıyordu. Hatta, helecanından, "uçtu" kelimesini "uştu" diye telaffuz ettiği duyuluyordu.
Ben, büyüklerin kendisini saymadıklarını gören çocuk, bu giden ve uçan şeyleri bana söylemeyeceklerini bilerek, nafile yere sormazdım. Fakat bu seste ve edadaki teessürü duydukça millet ve devlet bakımından birtakım fırsatların kaçırılmış, birtakım menfaatlerimizin bozulmuş olduğunu sanki anlamaz mıydım?
Böyle haykıran adam içini çeker, yine bağdaş kurarak köşesine oturur, bana, âdeti olduğu üzere, şefkatli gözlerle bakarak ve beni başımdan büyük dertlere karıştırmak istemiyor gibi bir şey söylemeyerek, hüzünlü bir halde gazetesinin başka sütunlarına geçer ve bir fincan kahve daha içer, bir tutam enfiye daha çekerdi.
Bu, ailemiz içinde hemen herkesin kendisini deli diye andığı Çamlıca'daki eniştemizdi. Bilirsiniz ki bizde deli tabiri sadece, tıbbi delaletiyle, aklın muvazenesi bozulmuş manasına gelmez. Böyle saydıklarımızın hepsi de mutlaka çıldırmış dernek değildir. Hele o geçmiş zaman, delileri gönlünden büsbütün silip atmış değildi. Mecnun ve meczup bulduklarının birçoklarını tasvip ederdi. Eniştemiz bazan Hacı Vamık Beyefendi diye çağrıldığı halde çok kere de sadece Deli Vamık Bey diye yâd edilirdi. Akrabalarımız yahut tanıdıklarımız onun hakkında her zaman "Divanenin biri!" dedikleri gibi, biz çocuklar bile aramızda ona bazan "Çamlıca'daki eniştemiz", bazan da "Deli eniştemiz" derdik...