Yazar | : | Nazım Hikmet |
Yayın Tarihi | : | 1986 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 269 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Cem Yayınevi |
Bahsi Geçen | : | Vala Nureddin |
1945 yılı Aralık ayında bir gece, Sertellerin Moda'daki evinde, bir sofranın çevresinde yakın dostlar toplanmıştık. Böyle kendi aramızdaki toplantılarda Nazım Hikmet'in şiirlerinin okunması bir gelenekti. Vala, onun üslubuyla yani sesini bir perde kalınlaştırarak ve kelimeleri toklaştırarak okurdu şiirleri. Genellikle de kocaman gözlüklerinin altında gözleri dolardı. Hepimizin yüreğine dokunurdu bu iki çocukluk arkadaşının, gençlik ve macera arkadaşının, uzun yıllar aynı yolda yürümüş ve bir süre ayni kaderi paylaşmış dostların birbirlerine kırgınlığı; koparılmış zincirin halkasını bağlamak için vesile arardık.
Zekeriya Sertel dedi ki:
- Bu yılbaşı Nazım'a yiyecek bir şeyler göndersek, Vala, Sen yarın senin Balıkpazarı'ndaki ahbaptan bir sandık yaptır.
Vala'nın duraladığını görür gibi oluyorum.
- Sandığı yaptırayım ama ben göndermem Nazım'a.
Tabu sayıldığı ve adının ancak kulaktan kulağa fısıldandığı o korkunç baskı devrinde Nazım'ın Sertellerle en ufak bir ilişkisi her türlü yeni belalara yeni kapılar açmak demekti.
Hepsi bana baktılar.
- Olur, ben gönderirim. Benim adıma gitsin sandık, dedim.
Ve aramızda para topladık.
O yılbaşı, Bursa cezaevinde çilesini doldurmakta olan Nazım Hikmet'e bir gaz sandığı dolusu çeşitli ve özenli yiyecek gitti.
Nazım'ın dört beş satırlık teşekkür mektubu, bana, Akşam gazetesine geldi. Kayıp o mektup; içinde Vala'ya da selam vardı.
Cesaret verdi bana bu selamcık.
Vala'nın o sırada yeni basılmış bir romanının kapağı içine, ilk gençliklerinde Bolu'da birlikte yazdıkları, bir şiiri, gönül alıcı bir notla Nazım'a hatırlatmasını diledim. Beni kırmadı...
Nazım'a kitabı gönderdim.