Bu Mülkün Kadın Sultanları
| Yazar | : | Necdet Sakaoğlu |
| İsbn | : | 9789753296236 |
| Yayın Tarihi | : | 2008 |
| Dil | : | Türkçe |
| Sayfa Sayısı | : | 574 |
| Ölçü | : | 16 x 23,5 cm |
| Yayınevi | : | Oğlak Yayıncılık |
Haremi, resim sanatının baş köşesine oturtan Oryantalizmin, gerçeklerle ne ölçüde bağdaştığı tartışmalı göz alıcı tabloları da merakları kamçılıyor; harem, o renkli betimlemelerle buluşturuluyor. Kısacası, Osmanlı tahtından gelip geçenlere sevgilerini verip soylarını yürüten kadınların seslerini, gülüşlerini, yürüyüşlerini, hatta “nü” (!) pozlarını; tüm kadınsı güzelliklerle dopdolu bir “harem” imgesinde okumak, görmek, yaygın bir arzu.
Padişahların harem yaşantılarına başka merceklerle bakanlar da var. Onların söyledikleri, Oryantalizmin betimlemelerini karartan tezatlardır: Harem, kâbus dolu bir hapishaneydi! Buraya kapatılanlar, sevgileri- sevecenlikleri değil; korku, kin, kıskançlık duyguları baskın genç köle kadınlardı. Yaralı yürekleri aile, yurt özlemleriyle doluydu; bu yüzden, davranışları yapmacıktı. Olumsuz duygularının iki kaynağı, “yapıştırma” kimliklerinin gerisine hapsedilen kökenleri ve tutsaklıkları; haremde en yüksek konuma ulaşabilmekse tek ihtirasları idi.
Unutmamalı ki, saray haremlerindeki yaşamları yazarak çizerek kurgulayanlar genellikle erkek beyinleri ve becerileridir. Haremin dışındaki cihan tarihi de baştan başa erkeklerin eseridir. Bundan dolayı, tarihin bütün kahramanlarının künyeleri de daima “baba” adını içeriyor: Örneğin, “Ertuğrul oğlu Osman” yeterli bir ön kimlik tanımıdır. “Annesinin adı neden yok?” sorusu zihinlere takılmaz...