Yazar | : | İzzet Sedes |
İsbn | : | 97897563426 |
Yayın Tarihi | : | Mayıs, 2009 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 148 |
Ölçü | : | 0 x 0 cm |
Yayınevi | : | Toroslu Kitaplığı |
Bahsi Geçen | : | İzzet Sedes |
Aziz dostum İzzet Sedes'in "Bir Dönem Babıali ve Avrupa Konseyi" başlığı altında topladığı anılarını, gözlemlerini ve değerlendirmelerini daha kitap basılmadan önce okuma şansına sahip oldum. Bitirdiğim zaman, kendisiyle karşılaştığım zaman "Sevgili İzzet, neden orada kestin? Başarılı gazetecilik yıllarını, çoğumuzun uzaktan takdirle izlediğimiz 23 yıllık Avrupa Konseyi deneyimlerini keşke daha çok anlatsaydın" demeye karar verdim.
İzzet Sedes bu kitabında içtenliği, zarafeti ve dürüstlüğüyle zenginleşmiş kişiliğini anılarıyla karşımıza çıkartıyor. Kitapta sadece onu değil, ülkesine ve onun değerlerine çok bağlı bir Türk aydınının hepimiz için öğretici nitelikteki gözlemlerini de buluyorsunuz.
Daha da güzeli bunları bir solukta okuyor, kitap bittiği zaman da pek keyif aldığımız bir ziyafetin sonu çabuk geldiği için hayıflanıyorsunuz.
İzzet Sedes'le biz hiçbir zaman aynı gazetede birlikte çalışmadık. Ama o Ankara'ya gelince, aynı kulvarda yarışan dostlar rakipler olarak birbirimizi her zaman yakından izledik: İzzet aynen bu kitapta yaptığı gibi o zaman da, kimseyi rahatsız etmeyen bir dikkat ve incelikle "öğretir"di. Bunların başında da bir gazetecinin hem gerçekleri kimseden sakınmadan kamuoyuna duyurabileceğini, hem de o yüzden kendisine kırılabilecek kişilerin güven ve saygısını korumasının mümkün olduğunu göstermesi gelirdi. Bu noktadaki tılsımı, "gerçeği abartmadan, bozmadan yansıtmaya" gösterdiği itina idi.
İzzet Sedes'in elinizdeki kitabını okuyunca, dediklerimizin örneklerini bol bol buluyorsunuz. Onunla kalmıyor, Avrupa Konseyi'nde yaptığı "Protokol Şefliği" görevi sırasındaki başarılarının gerisinde de aynı dürüst ve zarif kişiliğin büyük payı olduğunu görüyorsunuz.
İzzet Sedes, Avrupa'daki yıllarını -beklediğimiz gibi- Avrupa-Türkiye ilişkileri açısından da değerlendirmeye itina etmiş. Ayrıca, Avrupa'nın önemli bir kurumunda ciddi düzeyde sorumluluk üstlenen bir Türk aydını olmanın sürprizlerini, acılarını ve avantaja dönüşen handikaplarını yaşamış. Bize bunları da zarif bir üslupla anlatıyor. Böylece, anlattıklarından ders alabilecek yetenekte olanlara "yukarıda dediğimiz gibi" çok şey öğretiyor.