Yazar | : | Mina Urgan |
İsbn | : | 9750801385 |
Yayın Tarihi | : | Kasım, 1999 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 280 |
Ölçü | : | 13,5 x 21 cm |
Yayınevi | : | Yky |
…Bodrum'da sâdece Bodrumlular otururdu eskiden ve onlar son derece güler yüzlü, hoşgörülü, terbiyeli insanlardı. Kısacık şortlu, sutyenli yabana turist kızlar geçerken, Bodrumlu delikanlılar başlarını kaldırıp onlara bakmazlardı bile. Hırtlık yoktu, hırsızlık yoktu, "vukuat" yoktu, cinayet ise hiç yoktu. O kadar yoktu ki, binde bir kan dökülünce, olayı anlatan bir türkü yakılırdı ardından. Bodrum'da kendinizi tam bir güven içinde hissederdiniz eskiden. Ama daha sonraları oraya yerleşen açgözlüler evleri soymakla yetinmediler. Kolundaki altın bilezikleri
çalmak için, gencecik bir gelini de, karnındaki bebeği de öldürdüler. Memlekete saldıran şiddet, Bodrum'da da yaşamı zehirlemeye başladı.
1960'lı yıllarda, özellikle büyük kentlerden gelen kadınlar açısından Bodrum, Türkiye dışı bir yerdi sanki. Orada bir kadın canı istediği gibi gezer tozar, canı istediği gibi içki içer; dökülecek kurtları varsa, canı istediği gibi hepsini dökerdi. Yani büyük kentlerde yapamayacağı her şeyi, Bodrum'da gönül rahatlığıyla yapabilirdi eskiden. Ara sıra çılgınlaşma hakkı, insan haklarının en güzellerinden biridir bana sorarsanız. Bodrum'da kadınlar o çılgınlaşma hakkından yararlanabilirdi eskiden: Bir gece geç vakit, o daracık Cumhuriyet Caddesi'nde, bu haktan yararlanan genç bir kadınla karşılaştım. Saçlarını omuzlarına dökmüştü; incecik giysisinin atkılarından biri hafifçe
kaymış, dekoltesini avantajlı bir biçimde gözler önüne sermişti. Eli kolu sallana sallana, bütün bedeni dalgalana dalgalana bana doğru ilerliyordu. Tam karşıma geldiğinde, onu hiç tanımadığım halde, elini uzattı, yanağımdan bir makas alıp, "merhaba şekerim" dedi. Ben de saygıyla eğilip, "merhaba" dedim. Bu karşılaşmadan bir iki ay sonra İstanbul'a döndüğümde, bir havale almak için bankaya gittim. Bir de baktım, benim Bodrum çılgınına tıpatıp benzeyen bir memur hanım var orada. Ensesinde topladığı topuzuyla, belli belirsiz makyajıyla, gri tayyörü ve beyaz bluzuyla, alçak topuklu iskarpinleriyle, bir bankada çalışabilecek hanımların en rabıtalısı. "Olamaz! Bu
rabıtalı hanımla, Bodrum'da gördüğüm çılgın hâtûn aynı kişi olamaz!" dedim kendi kendime. Ama memur hanım bana yaklaştı. Kulağıma doğru biraz eğilip hafif bir sesle fısıldadı: "Bodrum ne güzeldi, hatırlıyor musunuz? Korkarım ki sizinle karşılaştığım gece biraz sarhoştum, özür dilerim." Ben de gülümsedim. "Sakın özür dilemeye kalkmayın. Gece saat ondan sonra Bodrum'da herkes biraz sarhoştur" dedim. Ve elimi uzatıp memur hanımın yanağından küçük ve sevecen bir makas aldım…