Bir foto muhabirinin işlevi yalnızca olayların gidişini izlemek değil, devrinin yaşamını, sanatını, gelenek ve göreneklerini, insanların nelerle uğraştıklarını, sevinçlerini, üzüntülerini görsel malzeme olarak ileriki çağlara bırakmaktır.
Sanatçılar resim olsun, edebiyat olsun, saz, söz olsun, yaşadıkları dönemin birer aynasıdır. Kuşkusuz, kendi yaşamları da yaşadıkları dönemin birer parçasıdır. İşte bunun için, sanatımızda oldukça önemli sayılabilecek bir zaman dilimi olan 1945-1960'larda sanat alanında iz bırakmış bu on insanın görsel malzemesini bir kitapta toplamayı görev bildim.
Bu kitaptaki fotoğraflardan ilkinin çekilişi lise dönemime rastlar.
Aradan yıllar geçti, kitaptaki bütün malzeme hazır olduktan sonra, yapıtın basıma girmesi de on yıl sürdü. Kısacası, bu kitap yarım yüzyıllık bir serüvenin ürünüdür.
Orhan Veli ve Sait Faik öldüğünde liseyi henüz bitirmiştim. Bu yüzden Orhan'ın ve Sait'in pek az resmini kendim çekebildim. Ne var ki, kafamda böyle bir kitap yapma projesi hiç yokken bile nerede bir Sait Faik, bir Orhan Veli fotoğrafı bulsam, hemen röprodüksiyon yaptım. Çünkü şöyle bir şey duymuştum: Bir gün Orhan Veli ile Sait Faik Şişli'de bir meyhanede buluşmuşlar ve Şişli'den Tünel'e kadar ne kadar fotoğrafçı varsa gidip fotoğraflarını çektirmişler. Ne yazık ki, bu fotoğraflardan hiçbirini bulamadım. Kitapta yer alan öbür sanatçıların bütün fotoğrafları ise bana aittir.
Zaman içinde bu insanların yalnız fotoğrafını çekmekle kalmadım, aynı zamanda dostları da oldum. Metinde zaten bunlara değindim. Onlar benim için yalnızca fotoğrafı çekilen kişiler değil, dünyamı kuran insanlardır. Bende kurdukları dünyanın da güzel bir dünya olduğuna inanıyorum. Her şeyin görselleştiği bu dönemde elimdeki bu malzemenin herkesin malı olması beni mutlu edecektir.
Bu kitabın var olmasında benden yardımlarını esirgemeyen eşim Suna Güler'e, kitabın ilk baskısına önayak olan Nazar Büyüm'e, ikinci baskısını gerçekleştiren Nazar Fikri ve Arman Fikri'ye Teşekkürü borç bilirim.