Yazar | : | Hilmi Uçan |
İsbn | : | 9789944195331 |
Yayın Tarihi | : | Mart, 2009 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 276 |
Ölçü | : | 13 x 21 cm |
Yayınevi | : | Hece Yayınları |
Bahsi Geçen | : | M. Tevfik Fikret |
Uygarlıklar da insan ömrü gibidir: Doğarlar, büyürler ve ölürler. Uygarlıklar da, insanlar gibi çevrelerine kayıtsız kalamazlar; çevrelerinden etkilenirler. Her uygarlığın da kendi kültürel kökenlerine göre bir duruşu, evreni, insanı anlamlandırma biçimi vardır. Dünyaya bakış açıları, dünya görüşleri farklı uygarlıklar bire bir durumda birbirini kopyalayamazlar.
Osmanlı Devleti'nin bağlı olduğu İslam Uygarlığı da Osmanlı'nın temel mantığını oluşturmuştur. Bu uygarlık, "sonuna kadar etrafında teşekkül ettiği altın çağına, asr-ı saadete bağlı kalmıştır". Osmanlı, Batı ile ilişki içinde olmasına rağmen Batı uygarlığı sanayi devrimini tamamlayıncaya kadar sanayide, düşünce, sanat ve edebiyat alanında ondan pek fazla etkilenmemiştir. Hatta çoğu zaman, onu küçümsemiş, dikkate almamış, gururlu bir tavırla dışarıdan bakmıştır. "Dört yüz yıllık mutlak bir dünya hâkimiyetinin oluşturduğu aşırı güven duygusu, onu kaygıdan uzaklaştırarak savunma ve güvenlik reflekslerinin zayıflamasına ve bir süre sonra da felç olmasına neden olmuştur. Bu 'aşırı güven duygusu' nedeniyle Osmanlı, Batı'daki sanayi devriminin farkına, neredeyse bu devrim tamamlandıktan sonra varmıştır: Matbaanın icadı, makineleşme, yeni kaynakların ekonominin hizmetine sunulması, savaşın şekil değiştirmesi... Osmanlının geç fark ettiği gerçeklerdir. "Türk matbaacılığının kurulması ve ordunun yeni ihtiyaçlara göre ıslahı gibi büyük teşebbüsler" ilk olarak 23. Osmanlı padişahı III. Ahmet döneminde (1703-1730) başlamıştır.
Osmanlı, kendi içinde tutarlı olduğu yıllarda, yükseliş döneminde kendisine son derece güvenir; devlet kurumlarında ve halk arasında bir güvensizlik yoktur. Teknolojik açıdan da karşısındaki devletlerden üstündür. Sayısal açıdan az olsa da diğer uluslara karşı kazanan bir devlettir. Çöküş döneminde ise kendine olan güvenini kaybetmiştir. "Devlet adamlarından hiçbirisi saraydan ve saray yeniçeri ocağından; yeniçeriler ise hem devlet erkânından hem de saraydan emin olamamıştır. Bu güvensizlik, işlerin seneden seneye değil günden güne değişmesine neden olmuştur. Teknolojik açıdan da diğer uluslara karşı üstünlük yoktur. Sayısal açıdan çok olsa da kaybeder.