Yazar | : | Nedim Gürsel |
İsbn | : | 9755106235 |
Yayın Tarihi | : | 1995 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 143 |
Ölçü | : | 12,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Can Yayınları |
İLYUŞİN UÇAĞINDA NOSTALJİ
Her gün Zagreb-Saraybosna arasında mekik dokuyan Rus yapısı dev İlyuşin uçağına bindiğimde Yunus Peygamberin serüvenini anımsadım: oyunda kaybedince yüklü bir gemiden denize atılan Yunus'u kocaman bir balık yutmuştu. Ve ancak balığın karnında dardayken anmıştı Tanrının adını. Oysa ben çok değil, bir buçuk saat sonra kurtulacağım buradan. Ve Yunus Peygamber gibi karaya vurmadan önce çıktığım bu sonu belirsiz yolculuğun ilk durağı Zagreb'i unutacağım. Savaşın başladığı '92 baharından bu yana Bosna-Hersek hava sahası
Birleşmiş Milletler Koruma Gücünün (FORPRONU) askeri uçakları dışında tüm hava trafiğine kapalı. Saraybosna Havaalanını da, savaşın kızıştığı günlerde çatışmalara müdahale etmeden Sırp milisleriyle Müslümanlar arasında mevzilenen BM askerleri koruyor. Uçakta bu askerlerle birlikteyim. Ortada Saraybosna'ya giden askeri malzemenin yüklendiği çok geniş bir bölüm var, iki yanda ise oturma yerleri. İlyuşin'in karnında yan yana dizilmiş kalkış için emir bekliyoruz. İlk kez biniyorum bir askeri uçağa. Kuşatma altında bir kente de ilk kez gidiyorum. Zaten bu yolculuk yaşamımdaki 'ilk'lerle dolu. Zagreb'de savaş öykülerini, Vukovar'da iki yıl önce gerçekten neler olup bittiğini ilk kez dinledim. Sırp-Hırvat çatışmasından kaçan göçmenleri, izinli askerlerin çekirge sürüsü gibi istasyonun çevresindeki bar ve otelleri dolduruşunu, Hırvatistan'ın yeni dolaşıma giren kuna adlı para birimine karşın Alman Markıyla alışveriş yapılan pazar yerlerini gördüm. Ve elbette Bosna' da hala sürüp giden kanlı savaşın TV ekranına yansıyan görüntülerini. Ama bütün bu izlenimlerin Saraybosna' da göreceklerimin yanında hiç kalacağını, savaşın gerçek yüzüyle tanışmamın şokundan günlerce kurtulamayacağımı bilmiyorum henüz. Savaş tüm korkunçluğuna, düş gücümü aşan dehşetine, gazetelerde okuduğum vahşet haberlerine karşın hala bir sözcükten ibaret benim için, soyut bir kavram.
Emniyet kemerini sıkıca bağlamış olmam kalkışta bir hayli sarsılmamı engellemiyor. Yine de güvencede hissediyorum kendimi.