Yazar | : | Ömer Seyfettin |
Yayın Tarihi | : | 1938 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 158 |
Ölçü | : | 14 x 20 cm |
Yayınevi | : | Muallim Ahmet Halit Kitabevi |
Küçük salonun fes renginde kalın, ağır perdeli geniş penceresinden dışarısı muhteşem, parlak bir sulu boya levhası gibi görünüyordu. Saf mavi bir sema. Çiçekli ağaçlar... Cıvıldaşan kuşlar... Uyur gibi sessiz duran deniz… Karşı sahilde mor, fark olunmaz sisler altında dağlar, korular, beyaz yalılar... Bütün bunların üzerinde bir esatir rüyasının havai hakikati gibi uçan martı sürüleri! Pencerenin önündeki şişman koltuğa gayet zayıf, gayet san, gayet ihtiyar bir kadın oturmuştu. Bahara, hayata dargın gibi arkasını dışarıya çevirmişti. Sönmüş gözleri köşelerdeki gölgelere karışıyordu. Karşısında, bir şezlonga uzanmış esmer, güzel bir kız siyah maroken kaplı bir kitap okuyor; pencereden, çiçek, kır kokuları; deniz, dalga fısıltıları getiren, tatlı bir nisan rüzgârı giriyordu. Bir saatten beri ikisi de susuyor, öyle duruyorlardı. Bu ihtiyar büyük nine tam doksan yedi yaşında idi. Köşelerin hafif karanlıklarından bazan uyanır gibi ayrılan gözlerini ara sıra, karşısında kitap okuyan genç kıza, bu torununun -torununa atfediyordu... Birden, üç dişi kalan buruşuk ağzını açtı. Esnedi. Bir mumya uzvu kadar sararmış, katılaşmış elini başına götürdü. Kahverengindeki yemenisinin altında daha beyaz görünen saçlarına dokundu. Biran, düşündü. Yine esnedi. Galiba uyanacaktı. Arkasındaki açık penceren giren muharrik rüzgâr onu tehyiç ediyor, kuşların güneşli cıvıltıları, çiçek ve çimen kokuları hayalinde uzak ezeli bir fecir, nihayetsiz, mülevven bir sabah uyandırıyordu. Yavaş yavaş kamburunu arkasına dayadı. Ellerini dizlerine koydu, başım kaldırdı. Biraz doğruldu. Torununun torununa:
- Yavrum, niçin susuyorsun, dedi. Biraz konuşalım. Genç esmer kız yeni neslin, son Türk kadınlarının o asla tatmin edilemeyecek olan ebedi kederiyle bulutlanan siyah gözlerini kitabından ayırmayarak:
- Okuyorum büyük anneciğim.
Dedi. Ancak on sekiz yaşında vardı. Şezlongdaki mühmel uzanışı ona müstesna bir letafet veriyor, ince· jüponun altında bedi bir vuzuh ile irtisam eden kalçaları daha dolu elleri asi bir istical ile göğsünden fırlamak ister gibi kabaran memelerine dayanıyor, sanki onları zaptediyordu. Gür siyah saçları mağmum, hüzünlü çehresi etrafında mesut edici, düşündürücü bir zevk veriyor gibiydi...