Yazar | : | Orhan Koloğlu |
İsbn | : | 9754706026 |
Yayın Tarihi | : | 2005 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 340 |
Ölçü | : | 13 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | İletişim Yayınları |
On yıl önce Abdülhamit Gerçeği, Ne Kızıl Sultan Ne Ulu Hakan isimli kitabım yayınlandığında beklediğimden fazla ilgi görmesi, sanırım kemikleşmiş iki uç görüşü çürütmüş olmasından ileri gelmişti. Bu hem ülkemiz, hem de dışarısı için geçerli bir saptamadır. Türkiye'de bir kesim Abdülhamit'in her yaptığının kötü olduğuna inanır, neredeyse İmparatorluğun çöküşü ve geri kalışının bütün suçunu ona yükler. Karşı kesim ise onun her şeyini mükemmel ve kusursuz bulur. Yabancılara gelince, Sultan'ı dinci fanatizmin, Panislam'ın kışkırtıcısı sayarlar.
Bu yaklaşımların her birinde bilimsel, nesnel bir bakış yerine, bazı çevrelerin savunulması için bir zorlama unsuru bulunması dikkatimi çekmiştir. Türkiye'deki iki eğilimde bir imparatorluk kaybetmenin psikozu hissedilir. Abdülhamit'i yerenler İttihatçılar'ı aklamayı tasarlarlar. Onu Ulu Hakan sayanlar ise, sorumlulukları İttihatçılar'a yüklemenin taktiği olarak yüceltirler de yüceltirler. Yabancılara gelince, doruğuna erişmiş emperyalizmin Osmanlı toplumuna yönelttiği oyunları örtbas etmenin gereği olarak, ona yüklenirler de yüklenirler.
Bu her çevrenin kendisi dışında suçlu arama tutkusu sebebiyledir ki hepsi de, Abdülhamit'i uluslararası çerçeveye oturtup değerlendirmekten kaçınıp, hep şahsı üzerinde durmaya, kişisel psikolojisini incelemeye yönelmişlerdir. Ayrıca onun 33 yılını Tanzimat'tan ve ll. Meşrutiyet'ten ayrı bir bütünmüş gibi ele alma hatası da çoğunda tekrarlanıyor. Oysa Abdülhamit'in Tanzimat'ın devamcısı olduğu kabul edilir ve karşılaştığı uluslararası koşulların 1820'ler ya da 1850'lerdekilerden farkı dikkate alınırsa, çok başka sonuçlara varılıyor.
Abdülhamit'in sağlıklı değerlendirilmesinin önemi sadece bazı yanlışları doğrultmak için değildir. Ondan sonra gelenler, İttihatçılar, Kemalistler ve demokrasi yaşamımızın birçok veçhesinin anlaşılabilmesi için gereklidir. Toplumsal davranışlarımızdan birçoğunun kökeni Abdülhamit döneminde oluşmuştur. Bunların başında, günümüzde de hala hükmünü sürdüren 'Devlet elden gidiyor' travması gelir...