o zamanlar asılmak bilmezdim esmer büyük ağızlı kızlar geceleri düşlerime su taşırdı sonunda köpürdüm de şaşırdım göbeğime boşalan kır masalı bana meleklere sokulmayı öğretti atmık yutaydım da içmeyeydim sütünü rahminden çıkanı elinle kanattın pencik oğlanı gibi cerraha sattın içinde ruh diye taşıdığın kisveye ilenç olsun sen değil misin acımak burcunda zalimle eğlenip kapçığımı söktürmek için azmak yıllarımı bekleyen hasetini doyurmak için doğurduğun etmişim meğer elim yaramda et arzusuyla büyüdüm et için ağladım et için ürüdüm değdi mi bari önündeki yarığı yaşımla yamadığına kurban ve sünnet derileri her yıl yenilenen uygar çağdaşlık yüzeyi ayaklarının altındadır

---