Yazar | : | Tuna Kiremitçi |
Yayın Tarihi | : | Kasım, 2005 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 191 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Doğan Kitap |
İnancımız olsa da olmasa da, yerini başka sözle dolduramadığımız bazı kalıplar vardır.
Mesela, tuhaf bir rüyadan uyandığımızda "Hayırdır inşallah" deriz. Bunu söylerken ifade etmek istediğimiz şeyin "dünyevi" bir karşılığı tam olarak yoktur çünkü.
"İnşallah" yerine "umarım" dediğimiz zaman ilk sözcüğün içerdiği anlama az biraz yaklaşsak da arada hep bir boşluk kalır. Laikizdir laik olmasına; ama ilk sözcük bir şömine sıcaklığını çağrıştırır nedense, ikincisi floresan mavisi yayar.
Geleneklere bağlı olmasak bile, yeni evli dostlarımızın "bir yastıkta kocamasını" ister, çocuklarından bahsettiklerinde "Allah bağışlasın" deriz. Bu kalıplar ateist olanlarımızın şuuraltına bile yüzlerce yılın süzgecinden geçerek damlamıştır çünkü.
İşe başladığımız sabah önümüze sıcacık bir bardak koyan çaycı teyze "Hayırlı olsun..." der ve aklımızdaki iletişim devresi anında tamamlanır. İstediğimiz kadar öztürkçeci ya da modern olalım, bu dileklerin yerini başka şey tutmaz.
Onlar bize hangi bütünün parçası olduğumuzu hissettirir. Marksist aydının sürgün dönüşü duyduğu ilk ezanla efkârlanıvermesinin ardında bu yatar. Biz doğmadan çok önce hücrelerimize yazılmış bilgilerdir bazen bizi duygulandıran.
Bazen de bir babaannenin sofaya serdiği seccadenin renkleri, ahşap bir evin solgun aşı boyası, cami avlusunda top oynarken imam tarafından kovalanmanın komik anısı gelir aklımıza. Dünya görüşümüz ya da entelektüel bakış açımız onları kolay kolay dışlayamaz.
Gustave Flaubert'in şöyle bir sözü vardır: "Bilginin azı insanı dinden çıkarır, çoğu ise dine geri döndürür." Hemen söyleyeyim; bu sözde "din" bir metafordur sadece. Flaubert aslında insanın yarım yamalak edindiği bilgilerden etkilenip köklerine yabancılaşmasından bahseder. Sözünü özellikle bizim gibi jet hızıyla değişen toplumlar için söylemiştir sanki.
Musevi şair Yehuda Amihay da şöyle demiştir: "Tanrılar gelip geçer, dualarsa kalıcıdır."
Dualara sığdırdığımız özlemlerimiz, bazen küçük bir dilek ya da temenniyle akar gider kuşaktan kuşağa.