Yazar | : | Selim İleri |
Yayın Tarihi | : | Mayıs, 1983 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 75 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Ada Yayınları |
Arkadaşım Mehmet Tim'le birlikte yemek yerken, ertesi günkü haberi az çok tahmin ediyordum. O gece, Nişantaşı'ndaki Yak Lokantası'nda ansızın ağlamaya başladım; kendimi tutamıyordum.
Bu, epeydir acı çeken, belki de bütün yaşamı boyunca - söyleyemediği, dile getiremediği, dışa vurmadığı - acılar çekmiş bir insana ağlamaktı ve bu insan benim annemdi.
Sevdiğim bir şiiri okurken, bir romanı, bir öyküyü ya da bir filmi anlatırken de gözlerim dolar, ağlarım çoğu kez. Karşımdaki kişiler, bundan tedirginlik duyarlar.
Ama Tim'in de gözleri pırıltılıydı şimdi. Yak Lokantası'nın iyi giyimli, zarif cumartesi müşterileri, o süslü püslü dekor, rahatsız olup olmadığımı soran tanıdık garsonlar umurumda değildi şimdi. Açıkça ağlıyordum.
Haber sabaha karşı geldi, çırpıntılı, erinçsiz bir uykudan zil sesiyle uyandım. Teyzem, telefonda, annemin ağırlaştığını, sokağa çıkma yasağı sona erer ermez Mühürdar' a gelmemi söylüyordu.
Telefonu kapattıktan sonra hiçbir şey düşünmeyerek, düşünemeyerek tekrar yattım. Gün henüz ağarmamıştı. Derin bir uyku bastırdı. Sonra birtakım anılar üşüştü.
Annemden ayrılmak istemiyordum.
Annemi hala çok özlüyorum.
Sabah, 6.30' da artık sokaktaydım. Sonbahardı. Yollar ıssız, terk edilmiş, bomboştu. İnsan, İstanbul' da hayatın durmuş olabileceği yılgısına kapılıyor böyle anlarda. Avare sokak köpekleriyle birlikte yürüdüm. Yanımdan sabah gazetelerini taşıyan bir kamyon geçti - annem ölürse, cenaze duyurusunu ben yazmak zorundaydım. İçimden sözcükleri sıralamaya çalıştım. Şu yazarlığım bir kez daha lanet biçimde karşıma çıkmıştı...
Evden ayrılırken, bitişik dairede oturan ablama bir not yazmıştım: "Annem ölüyor. Ben gidiyorum." İnsan acıdan da kaskatı olabiliyor.
Gün ağartısında Valikonağı Caddesi'ne çıktım...