Yazar | : | Esat Mahmut Karakurt |
Yayın Tarihi | : | 1980 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 240 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | İnkılap ve Aka Kitabevleri |
1920 de İstanbul... Bir mütareke gecesi... Lapa lapa kar yağıyor...
Karacaahmet mezarlığının yolu üzerindeyiz... Karacaahmet mezarlığı! Asırların; çürümüş insan eti, çürümüş insan kemikleriyle beslendiği koca mezarlık, ölüm gibi korkunç bu gece!..
Kadıköy'le Üsküdar'ı bağlayan bir yol vardır. Bu yol, Karacaahmet mezarlığında yatağını kaybetmiş bir dere şaşkınlığı ile iki tarafa zikzaklar çizerek, Selimiye caddesine doğru gider. İşte şimdi, bu yolun üzerinde bir İngiliz bataryası geliyor... İşgal ordusuna mensup bir batarya! Çin ve Maçin'den gelmiş yumruk burunlu, bodur boylu insanlardan tutun da, Senegal'in yüzü güneş görmemiş vahşi ormanlarında yaşayan, binbir milletin, binbir çeşit askerlerinden derlenmiş bir işgal ordusu!..
Önde bir subay var... Kafasını kaputunun içine sokmuş, atının üstünde titriyor... Arkada iki top arabası ve sekiz on sarhoş nefer!.. Top arabalarının tekerlekleri, rüzgârın, mezar taşları arasından toplayarak ta yolun üzerine kadar sürükleyip getirdiği kemikleri, çiğneye çiğneye, eze eze ilerliyor... İngiliz toplarını, İstanbul sokaklarında taşıyan bu kocaman demir tekerlekler, üç beş ölmüş insanın kemiklerini değil, on bin senelik bir milletin kaburgasını ezerek gidiyor... Yedi yüz yıllık, evrensel bir imparatorluğun bahtı, bu demir tekerleklerin arkasında sürükleniyor şimdi!..
1920 İstanbul'u kırk türlü devletin, kırk türlü bayrağı ile eski bir sokak orospusu gibi, yüzü boyalı duran köhne şehir, öyle sağır, öyle hissiz ki bu gece!..