| Yazar | : | Özde Ünkan |
| İsbn | : | 9751409659 |
| Yayın Tarihi | : | Mart, 2004 |
| Dil | : | Türkçe |
| Sayfa Sayısı | : | 222 |
| Ölçü | : | 13 x 19,5 cm |
| Yayınevi | : | Remzi Kitabevi |
| Bahsi Geçen | : | Özde Ünkan |
Kapkaranlık gece göğsüne taş gibi çökmüş, kadife yastıklarla çevrelenmiş, Bursa'nın en usta dokuma tezgâhlarında kendisi için özel olarak dokunmuş çarşaflar terden sırılsıklam. "Bu yataktan çıkmalıyım, bu odadan, bu şehirden... " diye düşünüyor kadın. Sedirden yavaşça aşağıya kayıyor, ayakları yere dokunuyor. Başucunda duran kandili yakıyor. Yumuşak ışık odayı hafifçe aydınlatıyor, karanlıkta gözükmeyen gölgeler uzuyor. Ham ipekten bürümcük gecelik entarisinin yakasındaki bağcığı çözüyor, par-çalarcasına bağrını ovuşturuyor.
Odayı boydan boya gözden geçiriyor, sonra gözleri yer yatağında yatan ihtiyar kadına yöneliyor. Yaşlı kalfa kadın kendisine nöbetçilik etmek üzere bu odadaki mahpusluğuna ortak edilmiş. Gündüz vakti konak işlerinden bitkin düşmüş, horlayarak ve yastığını salyasıyla ıslatarak derin bir uykuda uyuyor.
Kadın yataktan çıkıyor, kapının dışarıdan kilitlenmiş olduğunu biliyor, kilimin üzerinde sessiz adımlarla pencereye yaklaşıyor. Başını, mis gibi çam kokan pencere pervazına dayıyor. "Kapı açık olsaydı bile, ne yapabilirdim?" diye soruyor kendi kendine.
Yaz, Bursa'nın üzerine cehennem sıcağıyla çökeli çok olmuş. Mahsul tarlada, bahçede kavruluyor, çobanlar, sürüleri, telef olmaktan korumak için dağ yamaçlarına doğru sürüyorlar. Kadınlar kurumuş çeşmelerin başında bir damla su için saç saça baş başa kavga ederken, kahvelerde, kapı önlerinde sığındıkları gölgelerde, yaşlılar kıyamet alametlerinden söz ediyorlar hezeyan içinde.
"Ne fark ederdi?" diye düşünüyor tekrar. Penceredeki reçine kokusuyla karışan, bahçedeki güllerin yoğun kokusu midesini bulandırıyor birden. Şehir sıcaktan kavrulurken, suyun en kıt LO zamanında günde iki kere sulanan güller en güzel kokularını saçıyorlar etrafa şükranla.
Yedi gündür bu odada hapis. Bayılma raddesine gelmeden, ağzına bir şey sürmemiş. Şu anda da zayıf bacakları mecalsiz titriyor. Bir haftadır konağın bodrum katından gelen feryatlar kesilmiş bu sabah. Öğlene doğru, pencereden bakarken, adamı kollarından sürüyerek bahçede bir çukura attıklarını görmüş.