İsbn | : | 9756947896 |
Yayın Tarihi | : | Ocak, 2003 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 302 |
Ölçü | : | 15 x 24 cm |
Yayınevi | : | Bağlam Yayıncılık |
Tarih sayfalarında yer alan bilgiler ışığında, Osmanlı İmparatorluğu'nun parlak dönemlerini geride bırakarak gerileyişinin çöküşe dönüşmesi; kültürel kimliğinden uzaklaşarak, sosyo-ekonomik ve politik açıdan zayıflama sürecine girmesi sonucu toplumsal yenilik arayışlarıyla Batı'ya yönelmesi, Batı'nın kültürel, bilimsel ve teknolojik yaşamıyla iletişim kurma çabası 19. yüzyılın ikinci yarısına rastlamaktadır. Getirilen yenilikler sadece sosyo-ekonomik ve devlet işleriyle sınırlı kalmamış, aynı zamanda bir dizi kültürel yenilikleri de uygulamaya koymuştur. 19. yüzyılın son çeyreğinde kültür ve sanat alanında "aydınlanma" düşüncesinin Osmanlı dünyasına taşındığı bir hareket olarak Sanayi-i Nefise Mektebi, Avrupa eğitim geleneğinin unsurlarını taşıyan güzel sanatlar okulu olarak 1883 yılında İstanbul'da faaliyete başladı.
Türkiye'nin çağdaşlaşma mücadelesinde, özellikle son 150 yıllık süreç ve bu süreçte de son 80 yıllık Cumhuriyet dönemi önemli bir yer tutmaktadır. Politik ve toplumsal açıdan yeni bir başlangıç olan, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin "Kültür Devrimi" ile getirdiği reformlar, modern bilimlere, batı kültürüne ve toplumsal yaşamına akılcı bir yaklaşımı amaçlamıştır. Eğitim ve yüksekokul sistemine getirilen köklü değişimler ve yenilik hamleleri çerçevesinde "sanat" da ihmal edilmemiş ve Cumhuriyet'le beraber, Sanayi-i Nefise Mektebi, 1929 yılında Güzel Sanatlar Akademisi ismini almış; 1982 yılından itibaren de, koşulların getirdiği zorunluluk sonucu Mimar Sinan Üniversitesi'ne dönüştürülmüştür.
Kuruluşundan bu güne adının ve statüsünün iki kez değişmesine karşın, çağdaş Türk sanatının oluşumunda "ekol" olan Mimar Sinan Üniversitesi ve onun çekirdeğini oluşturan Güzel Sanatlar Fakültesi, kurumsal süreklilik bilinci içinde bir yandan geleceğe uzanırken bir yandan da kendi geçmişini yol gösterici bir miras olarak somutlaştıran "bellek" projelerini üç yıl önce başlattı.
Dekanlık görevim sırasında (1999-2002) başlatılan kurumsal bellek projeleri bir anlamda bir madalyonun iki yüzü gibi duran, ancak birbirine açılan, "zaman" ve "anı" kavramlarını bütünleyen, içinde yaşanılan zamandan çok daha gerçek, en azından çok daha dayanıklı projelerdi…