İsbn | : | 1302-2431 |
Yayın Tarihi | : | Nisan, 2011 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 412 |
Ölçü | : | 17 x 24,5 cm |
Yayınevi | : | Maestro Danışmanlık A.Ş. |
Eskiler, "tarif'i tarif ederken, "efradını cami, ağyarını mani olmalı" derlerdi. İstanbul üzerine yazılan her yazı, dökülen her dize, İstanbul'u bütün efradı ve bütün ağyarıyla tarif etmekte hep yetersiz kaldı. İstanbul, yaşadığımız, teneffüs ettiğimiz, sevdiğimiz, sevdalandığımız ama hiç bir zaman tanımlayamadığımız, bir kalıba sokamadığımız, tarifine kifayet edemediğimiz bir şehir oldu.
Zira, İstanbul, herkese göre farklı bir İstanbul'dur. İçinde yaşayanların da, içinden geçenlerin de, şöhretini duyanların da gözünde ve muhayyilesinde hep farklı bir İstanbul vardır. Herkesin, ama herkesin İstanbul'u sevme, İstanbul'a tutkuyla bağlanma, İstanbul aşkına düşme sebebi birbirinden farklıdır.
İstanbul kimileri için Boğaz'daki martı, kimileri için bir vapur düdüğü, kimileri için göğe yükselen minare, kimileri için ortasından deniz geçen metropoldür. Kim ne ararsa İstanbul'da bulur. Sükûnet arayan da, kalabalıkta kaybolmak isteyen de, aradığını İstanbul'da bulur. Tarih arayanla geleceğe bakmak isteyen her ikisine de İstanbul'da kavuşabilir. Kadim medeniyetlerin izlerini sürenlerle, modern bir Avrupa şehrinin yüzüne bakmak isteyenlerin şehri İstanbul'dur. İstanbul hem denizin, hem karanın şehridir. İstanbul hem Avrupa'nın, hem Asya'nın şehridir. İstanbul Doğu'nun olduğu kadar Batı'nın da şehridir.
İstanbul, şairin deyimiyle, "lütfu da hoş, kahrı da hoş" bir şehirdir.
İstanbul, oraya gelen ve orada yaşayan herkes için, aynı anda hem gurbettir, hem vuslattır. İşte onun için, yaşanan dramlar, trajediler dahi, İstanbul tutkusunun içinde onulmaz bir aşka, kopması imkânsız bir tutkuya dönüşür. İstanbul aşkın her halidir.