Türkiye'yi anlamak, sorunlarına çözüm üretmek ve bunları uygulamaya çalışmak yıllarımı aldı. Geriye dönüp bir bilanço yaparsak, bir entelektüel olarak Türkiye ve Türkiyeliler için elimi hep taşın altına koydum: Gazeteci olarak sorunları anlatarak, iletişim danışmanı kimliğimle yönettiğim kampanyalarla ülkenin imajını Avrupa'da düzeltmeye çalışarak, siyasi danışman olarak sağdan sola çeşitli partilerin yurttaşların sorunlarına eğilmesini sağlayarak, yayıncı olarak halkı bilgilendirerek ve sonunda rejim üzerine yaptığım araştırmalarla devletin militarist kimliği üzerine giderek. Son aşamada, totaliter devletin iki temel niteliği olan yalan ve şiddetin üzerine doğrudan gidince, haliyle çok sert bir ortama da girilmiş oldu. Çalışmaları gerçekleştirirken tam bağımsız gazeteci kimliğim ön plana çıktı, kimi zaman da sosyalist siyasetçi kimliğim (siyaset yapmak için partili olmak gerekmiyor). Görüşleri nedeniyle insanları dışlamadım ve onlara vebalı muamelesi yapmadım, çünkü bu faşizan bir davranıştır. Bu durumu katı ideoloji sahipleri ve sekter olanlar anlamaz. Her görüşü, onların penceresinden bakarak anlamaya çalıştım ve evrensel demokratik değerler çerçevesinde onların nasıl kazanılabileceği üzerine düşündüm. Teorik kalmakla yetinmedim; hem çözümleri pratik alana aktardım, hem de karşıt ideolojilerdeki insanlara karşı açık davranarak onlarla diyalog kurabildim. Zaman zaman solun, kendi dışındaki sola bile tahammül edemediği Türkiye'de pek görülmeyen bu durum, 20'li yaşlarımdan beri devam etti...

---