Avrupa’da ilk uluslaşma hareketleri 17. yüzyılda İngiltere ve Fransa’da yaşanmıştır. Batının uluslaşma ve kalkınmada geç kalmış ülkelerinden biri olan Almanya, 1871’den sonra sanayileşmede hızlı ilerlemeler göstermiş ama İngiltere ve Fransa’nın gerisinde kalmaktan kurtulamamıştır. Sömürgeleşme konusunda da aynı dönemde İngiltere, Fransa, Hollanda ve İspanya ile karşılaştırınca Almanya için Afrika’nın bazı bölgeleri ve Pasifik’te bazı adalar dışında sömürge olanağı kalmamış olduğunu görürüz.
Kısacası 20. yüzyılın başlarında Almanya sanayide ilerlemiş ama evrensel sıkıntılarını çözememiş bir ülke durumundaydı.
20. yüzyılın başlarında militarizm siyasal sistemi etkilemeye başladı. Almanya için artık hedef topraklar Ortadoğu, Orta ve Doğu Avrupa’dır. Bu dönemde İngiltere, Almanya’nın en büyük rakibi ve Almanya’dan da en çok çekinen ülkeydi. İngiltere’nin amacı artık sömürgelerini korumak, denizlerdeki üstünlüğünü sürdürebilmek ve Almanya’yı durdurmaktı. Fransa’nın hedefi ise 1871 yılında Almanya’ya kaybettiği Alsace Lorraine Bölgesini geri almaktı.
Avusturya-Macaristan ve Rusya ise Balkanlara göz dikmişti. Yarımadaya egemen olmak ve Akdeniz’e ulaşmak hedefleriydi. Kısacası o günlerde dünyada emperyalist bir yeniden paylaşım isteği yükselmekteydi. Büyük kapışmanın odak noktaları Balkanlar, Ege ve Akdeniz olacaktır. Osmanlı İmparatorluğu da bu ateşin ortasında yer almaktaydı...

---