ANADOLU'daki Ulusal Kurtuluş Savaşımız boyunca, emperyalizm ve kapitalizmin maşası saldırgan dış düşmanlarla olduğu kadar, iç düşmanlar ve siyasal karşıtlarıyla da boğuşup savaşmak zorunda kalan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve onun başı Mustafa Kemal Paşa, Lozan Barış Andlaşması gereğince, bu anlaşmanın imza tariihine kadarki dönem için bir genel af ilanı zorunluluğu ile karşı karşıya kaldıklarında, uzun pazarlıklar sonucu bu andlaşmaya, 150 kişilik bir istisna maddesi koydurmuşlardır.
Lozan Barış Andlaşmasına bir protokolle eklenen bu istisna maddesine göre, adları sonradan saptanacak 150 kişi, Türk Hükümetince, Türkiye'de iseler sınır dışı edilebilecek, dışardaysalar yurda girmeleri önlenecek ve Türkiye'deki malları da kendilerince ya da vekillerince dokuz az içinde tasfiye edilmezse, hükümetçe sattırılacak, ancak bunların karşılığı kendilerine ödenecektir.
23 Temmuz 1923'de Lozan Barış Andlaşması imzalandığında saf dışı bırakılacak bu 150 kişinin kimler olacağı henüz saptanmamıştır. Kimin saptayacağı, hangi ölçülere göre saptayacağı da belli değildir.
1923 yılında T.B.M.M.'nce kabul edilen 391 sayılı Af yasası sırasında da, henüz 150 kişilik listeye kimlerin gireceği saptanmış değildir. Ayni şekilde, 1924 yılında Lozan Barış Andlaşması koşulları gereği çıkartılan 12 Ramazan 1342 (16 Nisan 1924) tarihli 487 sayılı genel af yasası sırasında da 150'liklerin kimler olacağı belli değildir. Ama bu yasanın 3 ve 6. maddeleri, 150'likIer konusunda ilk açıklıkları getirmiştir. Bu maddelerde, Lozan Barış Andlaşmasına bağlı Genel Af Protokolünde sözü edilen 150 kişinin, genel af dışı bırakıldığı ve yasa hükümlerinin Adalet ve Milli Savunma Bakanlıklarınca yürütüleceği belirtilmektedir.
16 ile 22 ve 23 Nisan 1924 tarihlerinde, 150'likler konusu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gizli oturumlarında ele alınmış, 23 Nisan 1924 günün akşamı da Bakanlar kurulu, Millet Meclisinde iki gizli ve açık görüşmelerin, yapılan hazırlık çalışmalarının ışığı altında 149 kişilik bir liste hazırlamıştır...