Bu kitapta Anadolu ve Türk camcılığının binlerce yıllık tasarım ve sanayi yarışını simgeleyen 100 anlamlı eseri izleyeceksiniz. Cam, ilk günden bu yana maddi değeri çok yüksek olmayan kum, kireç soda gibi çok basit ham malzemelerle ve bilinen tekniklerle üretilir. Peki, sonuçta ortaya çıkan bu cam eserler bugün acaba niçin en önemli koleksiyonların başköşelerinde yer alıyor? Bu sorunun cevabını, uzun yıllardır cam tasarımı ve sanayii ile iç içe bulunan bir kişi olarak hep aramışımdır. Gerçekten de 5000 yıl önce camı ilk olarak elde edenler, ateşin ve alevlerin ortasından inanılmaz zorluklarla çekip çıkardıkları bu parıltılı malzemenin, geleceğin en önemli ve zengin ürün dizilerinden birini oluşturacağını, acaba hiç tahmin etmişler miydi? Bunu da bilemiyoruz. Ama bu ışıltılı camları ilk üretenler, galiba çevrelerindeki doğanın renkli çiçekleriyle, değerli taşlarıyla yarışa bilecek, şaşırtıcı eserler verebilecekleri yeni bir tekniği bulduklarını hissedebilmişlerdi. Bu koşullar içinde, başlangıçtan bu yana cam üretiminin teknik bakımdan şaşırtıcı zorluklarına karşılık, sonuçta ortaya çıkan ürünler çok çarpıcıdır. O nedenle de tarihin her döneminde, bir bölgenin cam ürünleri, adeta o yörenin "yönetim, tasarım ve sanayi gücünü temsil eden birer kimlik ürünü" biçimini almış gibidir. Bir diğer gerçek ise cam üretiminde kullanılan ham malzemenin ancak yerel kaynaklardan ve ucuz olarak sağlanabilmesiydi. Uzak bölgelerden tonlarla özel ham malzeme taşımak, bugün için bile kolay değildir. Böylece, geçmişte en ucuz yollarla sağlanabilen yerel bir malzeme, bir anlamda o bölgenin cam kimliğini yaratmanın da en ucuz çözümünü hazırlıyordu. Anadolu'da binlerce yıl önce yapılan ilk küçük cam boncuktan, Roma İmparatorluğu döneminin en önemli sanayi ürünü olan camlara kadar hep böyle bir tasarım ve kimlik yarışı yaşanmıştır. Ama bu yarışı sürdürenlerin ne kadar haklı oldukları bugün anlaşılıyor…

---