"Maksim"in keskin ışıklarla pırıl pırıl yanan salonunda, çılgınca eğlenen yüzlerce insan içinde yapayalnızdılar. Köpüklü şampanya kadehlerinin neşelerini son haddine yükselttiği ve yanlarından geçerken çok eski ahbaplarmış gibi kendilerine gü1ümsiyen bu insanlardan hiç birini tanımıyordular, hatta birbirlerini bile. Bir tesadüf eseri olan kısa bir tanışıklıktan sonra gene bir tesadüf onları buraya beraber göndermişti. Kadın, hayatında ilk defa olarak bir balo görmek için büyük bir istek duyuyordu, kavalyesi yoktu. Erkek, yüzlerce çiftin saadetini ve sevincini uzaktan seyretmedense baloya hiç gitmemenin daha iyi olacağını düşünüyordu, damı yoktu. Ve tesadüf onları bu balo arifesinde karşılaştırmıştı.· Çekingen ve cesaretsiz bir sorgu, çekingen "fakat memnun bir cevap "peki!" ve işte beraber balodaydılar. Gururunun granit duvarları içine çekilmiş bir sıkılgan ve yabani erkekle, etrafını çeviren kalın duvarları aşarak onun ruhuna nüfuz etmesini beceremeyecek bu sade ve uysal genç kızın bu ilk beraber geçirdikleri gece her ikisi için de tahammül edilemeyecek kadar sıkıcı olacaktı, eğer insanlar arasındaki bütün yabancılıkları kaldıran, bütün uzakları yakınlaştıran alkol yardımlarına yetişmemiş olsaydı. Kadehler birbirini kovalayınca, alkolle beraber sinirlere yayılan neşeli cesaret, biraz önce rastlaşmaktan kaçınan iki çift gözün dakikalarca birbirine dalmasına imkân hazırlamıştı ve bu sihirli kuvvet, erkeğin ruhunu çeviren kalın duvarları, hemen her ikisini de içlerine alacak kadar genişletmişti. Kahkahalara karışan cazbandın delice gürültüleri bu kalın duvarlara çarparak kırılıyor, kendilerini bir çöl ortasındaymış gibi sakin ve rahat buluyorlardı. Etraflarını saran bütün bu âlem sanki peri masallarından bir dekordu. Bu sesler, bu kokular ve gezinen, konuşan, dans eden ve durmadan gülen bu insanlar bile birer dekor mankenleriydi. Yalnız onlar bu güzel dekorların içinde biricik hakikattiler…

---