İstanbul sokaklarının kabadayıları, babaları, ağır abileri...
Külhanbeyliğin ya da daha geniş anlamda kabadayılığın ilk defa Gedikpaşa Hamamı’ndan türediği rivayet edilir. Hamamda cebren geceleyip, yanına bile yaklaşılamayan bu tipleri asırlar boyu bırakın arapsabununu, zabıtanın dillere destan falakası bile temizleyememiştir. Kabahat sabunda mı, falakada mı?
Zaman geçişinde Abdülaziz dönemine bakıyorsunuz, on altı yaşındaki bir tıfılın kabadayılık yoluna girdiğini ama ağabeyi Kâmil Bey’in de gümrük nazırlığına ulaştığını tespit ediyorsunuz. On altı yaşındaki çırağın zamanla baba, hatta büyükbaba oluşu ile nazır olan Kâmil Bey arasında bir irtibat kurmayalım mı?
Ben kuruyorum.
Fehim Paşa devlet adına babalık taslayan, etrafına onca kabadayılık âleminin simalarını toplayan, hatta Margareth’i kendine zorla yâr eden birisi.
Ne var ki, su testisi su yolunda kırılacak, Fehim Paşa’nın avanesi ile birlikte yok edilecektir. Bu da kabadayılığın suç dünyasında nasıl parlayıp, nasıl söndüğünün önemli bir işaretidir...

---