Bu kitap bir Beykoz tarihi değildir. O, edebiyatın belleğindeki Beykoz'u zaman ve mekân boyutu içinde keşfe çıkmış bir duyarlılığın eseri. Keşif yolculuğumuz sırasında elde ettiğimiz bulgulara ölü bir malzeme gibi bakmadık. Tam aksine, hayatın nabzının attığı yerlere yöneldik; uzun bir zaman süreci içinde yaşanmış hayat sahnelerini, duyuş ve seziş kanallarını izledik. Çalışma alanımız edebiyat oldu. Edebiyattan sadece belli formları anlamadık. Şiir, hikâye, roman gibi edebiyat türlerini odağa almamıza rağmen, edebiyatçılara ve dil zevki taşıyan sanat, kültür ve toplum adamlarına ait hatıra metinlerinden büyük oranda yararlandık. Bu bağlamda, geçmiş dönemlere ait seyahatname ve tarih metinlerini de "edebiyat" kavramının sınırları içinde gördük. Onların sayfaları arasında rastladığımız sosyal yaşantı ve insan halleriyle ilgili hiçbir ayrıntıyı atlamamaya çalıştık. Amacımız, bir semti, canlı bir doku olarak, kendi sosyal yaşantısı içinde yeniden inşa etmek oldu. Bunun için, kuşandığımız araştırmacı kimliğini de yanımıza alarak, yazılı malzeme içinde gidebileceğimiz yerlere kadar gitmek istedik. Yürüyüşümüz sürerken etrafımızdaki kültür ve edebiyat adamlarıyla konuştuk. Onların belleklerindeki bazı açık veya müphem ipuçlarını da birer veri kabul edip peşine düştük. Bu kitap, o insanların hatırlayışlarına da borçlanılarak hazırlanmıştır. Metinlerin kendileri bizim için önemliydi. Sahihliğimizi onların varlığında aradık. Bunu yapmaya hak kazanmak için de önce onları en sahih halleriyle elde etmeye çalıştık. O amaçla, aktarmalara, özetlemelere, sadeleştirmelere -mecbur kalmadığımız sürece- itibar etmeyerek ilk kaynaklan veya güvenilir bir kaynağı görmeyi ilke edindik. Kendi metnimizi oluştururken, inşa bağlamında, yeri geldikçe bu metinlerden alıntılar yaptık. Okuyucunun, onlarla kendi bütünlükleri içinde de yüz yüze gelmesini önemsediğimizden, ayrı bir bölümde, kronolojik bir sıra içinde, onlardan seçme cümle ve paragraflar; beyitler, mısralar aktardık...

---