Arkadaşlarım, Bugün üzerinde konuşmayı üstüme aldığım konu, belki de insanlığın kuruldu kurulalı üzerine kafa yorduğu bir sorudur... Bu soruyu iki yolda anlatabiliriz: 1. - Dilin kaynağı nedir? 2. - Dillerin kaynağı nedir? İlk bakışta her iki sorgu, bir gibi görünür. Ancak birbirinden çok ayrıdır. 1- Dilin kaynağı demek, duygu ve düşünceleri işaretle yahut sesle anlatmak işinin ilk doğuşu ve bunun sebebi veya sebepleri üzerinde incelemeler ve araştırmalar yapmak demektir. Burada bir yandan bütün hayvan cinslerinin, hatta son zamanlarda i1eri sürülen bir takım görüşlere göre nebatların bile enstenktif olarak meram anlatmakta kabiliyetlerinden işe başlamak gerektir. Ancak, bizim asıl "dil" adını verdiğimiz şey, yaşamanın hiç bir zorluğa meydan vermeden ortaya attığı tabii an1atışlar değildir. Bir köpeğin havlamasındaki ses değişmeleri, onun sevinç, kızına, korku, istek, üzüntü gibi duygularını anlatır. Fakat bu, bilerek kurulmuş ve şuurla işler bir makine değildir. Asıl kaynağını aramak kaygısında bulunduğumuz dil, "şuurlu insan' dilidir. Burada dil, düşünce ile el ele yürür. Düşünce genişledikçe dilde de ona uygun bir genişleme, bir yayılma, bir söz artması kendini gösterir…

---