Türkiye çok büyük kıyımlı deprem görmesine karşın deprem üzerine yazılmış kitaplar, çekilmiş filimler, oynanmış oyunlar oldukça azdır. Bir jeofizik bilimcisi olarak, Gölcük ile öncesinde 1970 Kütahya-Gediz depreminden sonra, birçok deprem görmüş biri olarak, deprem üzerine, benim bakışımla, öngörümle bir bitke-roman yazmayı düşündüm. Bu bitke ne olabilirdi: “Beklenen İstanbul Depreminin Bilim Kurgusu”... Çünkü, 18 milyon insanın yaşadığı İstanbul’da en çok sorulan sorular: İstanbul’da deprem olacak mı? Olursa nerede olacak? Hangi büyüklükte? Ne zaman?.. İşte bu betik tüm bu soruları yanıtlayan bir bit kedi < Bitke biçiminde yazılmasının nedeni, depremin yaşamımızın bir parçası olması, ayrıca sıkılmadan okunmasıdır.
Bu betik; 50 yıl boyunca yaşanmış deprem deneyimleri, toplumun depreme bakışını, korkuyu, umudu, bilime güvenini, ikilemleri, yaşanan acıları, toplumsal kaynaşmayı anlatan bir belgesel-bitkedir (roman). Bu betikte-kitapta, yalnızca doğanın oluşturduğu depreşmelere değil, toplumsal sarsıntılara da değindim. Çünkü deprem ölümleri; yoksulluk, ak-çal-ekonomik, siyasi, kuralsız, kaçak düzen çarpıklığının bir sonucudur. Deprem varsılların değil, yoksulların sorunudur.
Bu konuları 6 betikte topladım. Birincisi, 1999 Gölcük depreminin belgesel bitkesi olan “Bir Yaşama İki Deprem Sığmaz” betiği. Bu betikte, anlatılan her olay, deprem ile deprem öncesinde, enkaz altında kalanların, kurtulanların başlarından geçenlerdir. Söz konusu betiği okuyan

---