Yazar | : | Azmi Nihad Erman |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 149 |
Ölçü | : | 14 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Tarihten Yayınlar |
Bahsi Geçen | : | Azmi Nihat Erman |
Küçük şehzade Sim: "Kan akıtmaktan hoşlanan o adam, niçin bu kadar insanı öldürüyordu Sütnine?" diye sordu... "- Neden olacak yavrum... O, korkunç bir canavardı... Kanlar aktığını görmeden geçirdiği günleri, yaşanmış saymazdı. Hem çok kötü ruhlu, canavar yaradılışlıydı... Belki ruhunu Şeytana satmıştı... Şeytan öyle istiyordu, o da Şeytanın isteklerini yerine getiriyordu... Onun en sevdiği eğlence, kazık işkencesiydi... Kazıklara vurulmuş ve işkence içinde can veren Türklerin karşısında sofra kurdurur, sarayının halkıyla yemek yerdi... Eline, Türk esirleri geçince, ayak derilerinin yüzülmesini ve meydana çıkan kıpkızıl etlerin tuzla ovuşturulmasını, ondan sonra da zavallılara daha fazla can acısı çektirmek için tuz serpilmiş o etleri keçilere yalattırmalarını adamlarına emrederdi... Ona Osmanlı elçileri de gönderilmişti bir seferinde... Başlarındaki kavukları çıkarmadan kendisini selamladıklarına çok kızmış, "Öyleyse sizin kavuklarınız, başlarınızda daha sağlam dursun" diye bu elçilerin kavuklarını ve sarıklarını, başlarına üçer çivi ile çaktırmıştı... Bir gün de memleketin bütün dilencilerini büyük bir ziyafete çağırmıştı... Dilenciler, "Ne iyi karınlarımız doyacak" diye sevinip koşmuşlardı o ziyafete... Bu canavar, onların karınlarını iyice doyurtmuş, sonra sofralarını ateşe vermiş hepsini cayır cayır yakmıştı... " Küçük Şehzade, elinde tuttuğu yemek dolu kaşığını bir türlü ağzına götüremiyor ve Sütninesinin anlattıklarını, dehşetten büyümüş gözleriyle, bir kelimesini bile kaçırmadan, kulak kesilmiş dinliyordu... "- Allah, bu kötü adamın canını niçin bağışlıyordu Sütnine?" Sim'in kız kardeşi Ayşe'de, bir şey sormaya cesaret edemeden korkunç vakaların sonu gelmesini bekliyordu... Sütnine: "- Yavrum, dedi. O adam cezasını buldu... Allahın işine karışılmaz... O, her şeyi görür ve bilir... Daha okuyup öğreneceksiniz bu gibi şeyleri...''