Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 88 |
Ölçü | : | 23 x 29,5 cm |
Yayınevi | : | İMSG Sanat Yayınları |
Siyah-beyaz'a bağlanmak renksizlik midir? Renkleri görmeden geçip gitmek midir? Asla!
Ama şöyle der bu aşk: Bütün renkleri görüp bildim; geçtim o diyarlardan, geçtim yaz yağmurlarının altından; siz şimdi bana maddenin ve ruhun 'hakikati'nden söz edin...
Sevincin rengi değil, ta kendisidir beyaz.
Kederin rengi değil, ta kendisidir siyah.
O yüzden belki, Tanju Demirel'in resimleri rengarenktir benim için. Kimya ve fiziğin izin verdiğinin, kültürün adlandırdıklarının çok ötesinde renkler taşıyan cıvıl cıvil resimlerdir.
Ve elbette siyah-beyaz, benim için kaçınılmaz, saklanamaz, bastırılamaz biçimde Beşiktaş'tır.
Geçmiş zaman. Ortaokul öğrencisiydim.
Beşiktaş'ın yenildiği bir hafta sonu sonrası, sıra arkadaşım "kızgınsındır sen şimdi" demişti de bir an durup duygularımı gözden geçirmiştim.
Belli ki radyodan dinlediğim maçın sonucu, ertesi güne de yansıyan solgun bir ifade bırakmıştı yüzümde.
Kendimi toparladım ve birdenbire bütün içtenliğimle "Neden kızgın olacakmışım ki?" dedim arkadaşıma, "sadece üzgünüm!"
Sonra çocuklara özgü "doğru sözcüğü acaba bulabilecek miyim" ürkekliği içerisinde anlatmaya çalışmıştım...