O yıllarda Fransa'ya genelde ya Denizyollarının Batı Akdeniz seferini yapan gemilerle gidilirdi, ya da trenle. Uçak seferleri daha pek yaygın değildi, hem de çok pahalıydı. Hele öğrencilerin ve gazetecilerin dış gezilere uçakla çıkmaları hiç söz konusu olamazdı. Akşam gazetesinde muhabirliğe başladıktan birkaç yıl sonra gönlümde hep Fransa yatıyordu. Hukuk Fakültesini de bitirmiştim. Galatasaray'da "Ders nazırı" yani, Fransızca derslerin sorumlusu olarak görev yapan Camille Bergeaud Fransız Konsolosluğu'nda kültür ataşeliği yapıyordu. Bir gün ona Fransa'da yüksek lisans ve doktora yapmak istediğimi söyledim. Yani, bir burs istedim. "Biz size' ancak 10 aylık bir burs verebiliriz. Bununla yüksek lisans yapamazsınız. Ama bu bir başlangıç olur. Belki sonra başınızın çaresine bakabilirsiniz," dedi. Hiç düşünmeden "Kabul," dedim; "hele bir başlayayım, sonunu getiririm elbette."
Birkaç ay içinde burs işi kesinleşti. Gazeteden on aylık izin aldım. Fransa'dan Akşam'a haftada iki röportaj gönderecektim. Adnan Tahir'in yönettiği Yirminci Asır adlı aylık bir magazin dergisi vardı, ona da ayda bir yazı yazmaya söz verdim. Hüsamettin Bozok'un çıkardığı Yeditepe dergisine de ayda bir yazı yazacaktım. Böylece ayda on yazı yazmayı üstlenmiş oluyordum.
Bir yandan da Planlı Ekonomi üzerinde uzmanlaşmayı tasarlıyordum. O dönemde yazılarını hayranlıkla okuduğumuz Charles Bettelheim'in Sorbonne'daki kurlarına yazılacaktım. Ama asıl amacım Paris Hukuk Fakültesi'nde Yüksek Lisans bölümüne yazılarak doktoraya hazırlanmaktı.