İlk baskısı büyük ilgi gören bu eser, Türkiye'de, geçmişe ilişkin ayrıntılı çözümlemeler getirmesiyle sürekli okur gündemindeydi. Bugünkü davranışlarımızın kaynağını gösterecek yorumlar ve belgelerle donatılan Osmanlı'da Karşı Düşünce ve İdam Edilenler, bu baskıda daha da zenginleştirildi. Bu kitapta, çağdaş araştırıcılarımızın işaretlerinden de yararlanarak, eski kaynakların şurasına burasına serpiştirilmiş, zamanın külleri ile yer yer örtülmüş belgelerden yola çıkıp bütüncül bir konu oluşturduk. Ülkemizde yapılan tarihsel değerlendirmelere göz attığımızda, genellikle yönetici kesimin tarihinin aktarılması ile yetinildiğini görüyoruz. Bu konuda bizlerden önce temel çalışmaları yapması gereken üniversitelerimizin de, Osmanlı medrese geleneğinin baskısını bilinçaltında duymalarından olacak, çabalarını yönetici kesimin ilişkilerini ve resmi düşünceyi araştırmaya yönelttiklerini saplıyoruz. Cumhuriyetin ilk dönemlerindeki bilimsellik pırıltısı giderek aşırı milliyetçi bir başka sübjektif alanda sıkışarak söndü. Üniversiteler devleti yıkacak zararlı düşüncelerin üretim merkezi olarak görülmeye başlandı. Bu kurumlar zaten toplumsal miras olarak aldıkları Osmanlılığı yüceltme güdülerini, Türkiye Cumhuriyetini savunma zorunluluğu ile birleştirerek, günümüzde olduğu gibi geçmişteki bütün karşı düşünceleri haksız, yanlış, sıkıcı, olmaması gerekirken talihsizlik sonucu ortaya çıkmış sapmalar olarak gösterdiler. Harf devrimi sonucu Osmanlı belgelerinin yeni kuşaklarca okunamaz duruma gelmesi bu anlayıştakilerin ekmeğine yağ sürdü. Çünkü Osmanlı belgeleri kendi tekellerine girmişti. Bunları istedikleri gibi kullanabilir, istedikleri bölümünü yayınlayabilirlerdi... Biz karşı düşünce ile ilgili metinleri olduğu gibi verdik. Hem de sayfa sayfa ve bol bol... Kısaltmaya, şu ya da bu bölümünü almaya "Şu kaynakta böyle diyor" diyerek kendimizi metinlere onaylatma yoluna gitmemeye çalıştık.

---