Eski İstanbul Hayatı Yosmalar Kabadayılar

Yazar : Ergun Hiçyılmaz
Yayın Tarihi : Ekim, 1996
Dil : Türkçe
Sayfa Sayısı : 111
Ölçü : 13 x 19,5 cm
Yayınevi : Pera Orient

İki gönül bir olunca samanlık seyran olur. Ama samanlık seyran olmadan önce ne olur? Ve nerede olur? Beyazıt'ın Serasker Kapısı, bir zamanlar Taksim Saati'nin önü, ya da Sirkeci İstasyonu gibi piyasanın buluşma alanıydı. Bir tarafı Divanyolu, Sultanahmet; diğer tarafı Laleli, Aksaray ciheti ile Şehzadebaşı'na akan Serasker Kapısı, yani Beyazıt'ın sevda şahitliği çoktur. Çırpıcı'sı, Veliefendi'si, Nakkaştepe'si gibi meşhur buluşma alanlarına sahip İstanbul'un bir de yürüyen aracıları vardır. Mesela Şirket-i Hayriye vapurları... Mesela tramvaylar gibi... Tramvaycı yani vatman, boruyu üç defa öttürür ve kamçıyı şaklatıp bağırırdı: "Dehh..." Biletçi bilet kesmek için diğer tarafa gittiğinde bazen ara perde açık kalır, yaşmağını sıyırmış tazelerin yüzleri tabak gibi ortaya çıkardı. Araya suratsız biletçi girmese demir tavında dövülecektir. İlk zamanların atlı tramvayları, orta zamanın tramvayları gibi değildir. Hele bu zamanın oyuncaklarına hiç benzemez. Oturaklı müşterisine uygun ağırlıkta olup durmasını da kalkmasını da bilirler. İşte Serasker'e hababam yolcu taşıyan bu tramvayların müdavimleri de çoktur. O zamanlar dünya henüz bozulmamış, sadece kesişme ve mesaj verme ile yetiniliyordu. Hatunlar tramvaydan inince "Ş"lerin üstüne basılarak söylenen "Maşşşallah" sesleri duyulacaktır. Cevap kısa ve nettir: "Dilin tutulsun inşallah!" Bastonuna yüklenip yere bakan bir yaşlı, başını kaldırıp "lahavle" çekerdi... Tramvayda işi bağlayan genç ise iç cebinden çıkardığı mendilini, kızla gözgöze geldiğinde koklayacaktır. Bu, allı morlu, ipekli bir mendildir ve ''yana yana kül oldum, aşkınla bir hoş oldum" gibi bir mana ifade eder... Bu manzaranın sık yaşandığı İstanbul'da trafik oldum olası karışıktır. Gönül trafiği ise tek kelime ile karmakarışık.
******Ergun Hiçyılmaz