| Yazar | : | Selim İleri |
| İsbn | : | 9757512095 |
| Yayın Tarihi | : | 1989 |
| Dil | : | Türkçe |
| Sayfa Sayısı | : | 108 |
| Ölçü | : | 14 x 20 cm |
| Yayınevi | : | Çelik Gülersoy Vakfı |
İSTANBUL'DA FLÖRT (26 Mart 1986)
O filmi unutmadım. Yönetmen Erdoğan Tokatlı, öykü yazarı Ayşe Şasa, müzik Mehmet Abut. Başrollerde Ediz Hun'la Selma Güneri, koltuğunun altında ders kitapları, henüz on beş on altı yaşında bir Selma Güneri, Fındıklı'daki Atatürk Kız Lisesi'nin önünde duruyor, saçları iki örgü. Siyah-Beyaz, duyarlı filmin adı Son Kuşlar'dır; Türk sinemasının biricik gençlik filmi.
Mektepli kız Ankara Caddesi'nde bir kitapçıya girer, o öğrenim yılı için ders kitaplarını aldıktan sonra bir de roman çalmaya kalkışır. Roman! Kitapçı yakalar ve Ediz Hun, çok genç mühendis, olayın tanığıdır. Onlar ikisi böyle karşılaşırlar, bir kız, bir delikanlı. İkisi de Üsküdarlıdır. Her sabah arabalı vapurda rastlaşacaklar, flört böyle başlayacak; delikanlının elinde mektepli kızın edinmek istediği roman...
Ne var ki mektepli kızı kendisinden yaşça epey büyük, kalantor bir beyle evlendirecekler. Karanlık bahçede gelinlikli Selma Güneri'yle Ediz Hun son kez buluşurlar. Yeniyetmelik sona ermiş, ilkyaz flörtü kırık bir öyküye dönüşmüştür. Sonra hayatın dikenli yollarında yürünecek.
Geçmişe bakalım. Yüzyıl önce genç kızı kendi evinde bile yalnız bırakmak hoş karşılanmaz. Kız daima annesinin peşinden gidecek. Mesela kalabalık ortasında öyle dalıp dalıp gitmeler fevkalade dikkat çekicidir. Refik Halit bu hallerin âşıklık ve gönül çekme belirtileri olduğunu söyler. Bütün mahalle birbirini gözetlemektedir. O kafeslerin her bir gözü baklava şekline bürünmüş yaman bir casustur.
Gelgelelim kaçamak flörtler eksik olmaz. Bir defa kafesler, o yaman casuslar bütün pencereyi örtmemektedir; üstte perde. Perdeyi hafiften aralık bırakan kız, komşu evin oğlunun görebileceği bir yere ya limon ya da mangal kömürü bırakıyor: Senin için limon gibi sarardım; aşkının ateşliyle yanıp kül oldum, kömür gibi yandım. Pencere üstü flörtlerinin sonunda verem olanlara bile tesadüf edilirmiş. Gönül çekme deyimi de ahların ofların, iç çekişlerin, yürek üzüşlerin ifadesidir...
