Atatürk'ün önderliğinde giriştiğimiz Milli Mücadele'ye katılan, kafasıyla, koluyla, yüreğiyle bu kutsal savaşa emeği geçenlerin anıları büyük bir değer taşımaktadır. İzmir'in bu savaşın odak noktalarından biri, belki de birincisi olduğu göz önüne alınırsa, mütarekeden işgalin ilk aylarına kadar olayların içinde yaşayan Haydar Rüştü Öktem'in anılarının anlam ve önemi kendiliğinden anlaşılır. Haydar Rüştü, mütareke boyunca İzmir'deki Anadolu ve Duygu gazetelerinde, adım adım yaklaşmakta olan tehlikeyi göstermeye çalışmış, ancak ne yazık ki çoğu kimse onun "İttihatçı" olduğu gerekçesiyle bu yerinde uyarılarına kulak asmamış, dahası kendisi de saldırılara uğramaktan kurtulamamıştır. Üstelik işgalden dört gün önce Anadolu matbaasının kapısına kilit vurulduğu zaman kimi İstanbul gazeteleri bundan büyük bir sevinç duyduklarını saklamaya gerek dahi görmemişlerdi. 14 Mayıs günü İzmir'in çileli, yurtsever halkı Maşatlık'ta toplandığı zaman iş işten geçmiş, olaylar Haydar Rüştü'nün ne kadar haklı olduğunu ortaya koymuş bulunuyordu. İşgal olayını reddeden, İzmirli çocukların bütün mahallelere dağıttığı ünlü Redd-i İlhak bildirisi de mürekkebine alınterinin karıştığı Anadolu matbaasında basılmıştı. Haydar Rüştü, çok sevdiği bu güzelim yurt köşesinin işgaline içi kan ağlayarak tanık oldu. Yanında Mustafa Necati de vardı. Haydar Rüştü, işgalden sonra hemen kaçamamış, birkaç yer değiştirerek saklanmak zorunda kalmıştı. Üç aylık bir işgal dönemi yaşayan Haydar Rüştü güçlükle İzmir'den çıkabildi. İstanbul'a gitti. Buradan Anadolu'ya geçen Haydar Rüştü Mustafa Kemal'in karargâhına ulaştı. Antalya'ya giderek Anadolu'yu orada çıkardı. Milli Mücadeleye kalemiyle, gazetesiyle büyük hizmet ve katkıda bulundu. Zaferden sonra yine İzmir'e dönen Haydar Rüştü, gazetesini yeniden burada yayınlamaya başladı. Yıllarca yayımını sürdüren Anadolu, basın tarihimizdeki seçkin yerine oturdu. Haydar Rüştü'nün mütareke ve işgal günlerine ilişkin anıları, iki ayrı bölüm halinde Anadolu gazetesinde yayınlandı.

---