Yazar | : | Mehmed İzzet |
Yayın Tarihi | : | 1969 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 168 |
Ölçü | : | 12 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Ötüken Yayınevi |
Bahsi Geçen | : | Mehmet İzzet |
İnsanlığın faciası - azameti de, sefaleti de - hep şundandır: Yaşarken düşünmeye mecburuz; fakat düşüncemiz yalnız vasıtalarımız hakkında bizi tam aydınlatabilir. Gayelerimizi anlamağa, onların kıymet ve hakikatini ölçmeye gelince; bu arzu ekseriya insana yabancıdır. Beşeri hayatın etrafında dalgalandığı muhtelif mefkûreler, en fırtınalı denizin şiddetle sularını sahile çarparak yükselttiği vakit bile erişemediği yüksek kayalar gibi, o kadar sabit, kesin, hakiki gözükürler ki onlar hakkında bir sual açmak artık gerekmez. Onlar vardır ve insan onlara yandan, ileriden, geriden çeşitli hücumlarla, hatta kendi kısa hayatında başaramayacağından emin olduğu halde ulaşmaya çalışmalıdır. İşte sağlam bir ruhun meseleye bakış açısı. Hayatın 'gayeleri karşısında bir "Niçin" veya "Nasıl" sualini sormak fikir inceliğine işaret sayılsa bile, kalp bozukluğuna da alamet sayılır ki neticesi vahimdir.
MUHAKKAK O'NU, ONLARDAN ÖNCE BİR KAVİM SORDU, SONRA O SEBEPLE KÂFİR OLARAK SABAHLADILAR. (KÂFİR OLDULAR)
Fakat bugün, geçmişin hayallerini aramızda hala canlandıran birkaç kutsal ruh ayrı tutulursa, çoğumuz bu küfür dünyasında yaşıyoruz. İnanmadan evvel bilmek, anlamak ve dolayısıyla eleştirmek ihtiyacımız, hatta bazılarının fikrine göre de hastalığımızdır. Bir kaç asır evvel şüphe götürmez addolunan, önünde kararsız kalınmayan dinin delillerine, ilmin başlangıçlarına, ahlak ve hukukun tabii zannedilen düsturlarına karşı onları kökünden yok etmeye elverişli gözüken bir "Neden?" sorusu ile çıkıyoruz. Kâinat ve hayatın başlangıcı ve sonu meselelerinde, ilmin hakikatinden, ahlak ve hukukun bir hayalden veya kuvvetin keyfi kurallarından ibaret olmasından şüphe ediyoruz. Bu kararsızlık ve güvensizlik kalbimizi kemirmekte, din ile ilim karşılıklı çarpışmakta, ahlak ve hukuk ise dinde veya ilimde kendine aradığı esasları bulmaktan ümidini kesmek üzere iken yalnız bir tek kuvvet, milliyet hissi, insanları sonu gelmez kitleler halinde mücahedeye sevk ediyor, kalbinin en" derin noktasına kadar şüpheci ve hasta addedilen bugünün insanlığını en büyük fedakârlıklara götüren bir yenilikle tanıştırıyor…