Yazar | : | Kemal Ateş |
İsbn | : | 9755334270 |
Yayın Tarihi | : | Şubat, 2005 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 93 |
Ölçü | : | 13 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | İmge Kitabevi |
Nüfus cüzdanımda 1947 (Kaman) doğumlu olduğum yazılıdır. Ancak çoğu köy çocukları gibi doğum tarihimi kesin belirleyebilmek için ben de büyüklerimin karışık hesaplarını dinledim durdum. Doğadan yardım umarak, doğanın verdiği ipuçlarıyla yapılan bu karışık hesaplardan, bağ evinden köye göçüldüğü günlerde doğduğum ortaya çıkıyor. Benden önceki kardeşlerim doğar doğmaz öldükleri için, benim yaşayacağımdan iyice emin olmadan nüfusa yazdırmamışlar. Bir yıl sonra bakmışlar ki bu çocuk yaşıyor, yaşayacak da, o zaman yazdırmışlar nüfusa.
Köydeyken yaza doğru bağ evimize taşınırdık. Bağ evinin sıvasız, badanasız, eğri büğrü taşlarla örülmüş duvarlarındaki yarıkların çoğu kuş yuvasıydı. Evin içindeki börtü böcek biz gelince azalırdı, evi gerçek sahiplerine bırakıp giderlerdi. İğde iğde kokardı her taraf. Üç beş kuzuluk küçücük sürümüzü gütmek benim önemli işlerimden biriydi. Bu sıkıntılı işte bağ komşularımızdan birinin kızı da olurdu yanımda, kuzularını benimle otlatırdı. O hep oturur, masallar bulur, masallar anlatır, bu masallar karşılığında uzaklara, istenmeyen yerlere giden kuzularını toplayıp getirmek benim işim olurdu. Ne çok masallar dinledim o kızdan, karşılığında da kuzularını otlattım.
Bir gün Ankara'daki uzak akrabalarımızın birinden bir haber geldi, babama iş bulmuşlar. Gitti babam, ıssız bağ evimizde yalnız kaldık, daha doğrusu yetişkin bir erkek gücünden yoksun kaldık. Biz, dört kardeş, annem, bir de anneannem... Anneannemin olmadığı günlerde can yoldaşı olsun diye o masalcı kızı yatıya çağırırdık. Gündüz dinlediğim masalları aynı yatakta gece de dinlerdim ondan. Yedi sekiz yaşındaki bir çocukla yatmasında sakınca görülmezdi.
Kardeşim Abdurrahman'la bağ evimizin arkasındaki düzlükte oynuyorduk. Köy ile bağlar arasındaki ince yoldan bize doğru bir adam geliyordu. Adam köylülere benzeseydi hiç ilgimizi çekmeyecekti. Köylüden çok memura benziyordu. Yaklaştıkça apak yüzü iyice belli oldu. Bu ıssız yazıda bir yabancı görmek oynadığımız, oynayabileceğimiz bütün oyunlardan daha ilginçti…