Varoluş, Tanrı, ruh, akıl, madde, düşünce ve düşünebilmek konuları gerçekte varlığımızın özünü oluşturan konular olup; bin yıllardır GÖRÜNMEYEN HAKKINDA sezgilere sahip olabilen, akıl yürütebilen ve bunlar üzerinde düşünebilen insanlar tarafından sorgulanmaktadır. Bunun sonucunda insan formundaki beşer neslinin ilerlemesi gerçekleşmektedir. Her gelişmenin öncesinde gelişen bir düşünebilme melekesi ve ardından gelen anlayış ve bilginin artması meselesi vardır.
Dr. Emin Günhan Yayla, yaşadığı dünya hayatı içindeyken, yaşamak için herkes gibi her gün yaptığı işlerin dışında felsefi anlamda düşünmeyi, anlamayı ve bilgi üretmeyi başarabilen ender insanlardan biriydi. Düşünmek, anlamak ve bilgiyi derleyerek bir kitap haline getirmek ruhsal olgunluk dönemindeki başlıca faaliyet konusu olmuştur. Böyle de olması gerekirdi çünkü hayata farklı bakabilen insanlar, hayatın ve varoluşun görünmeyen tarafları ile de ilgilenmeye başladıklarından, sezgi dediğimiz özel bir idrak hali içine girmeye başlarlar. Bu hali deneyimleyebilen insanlar genellikle daha sonra sonsuzluğun sonsuz kaynaklarını hissedip bunlarla düşünce yoluyla temas kurmaya çalışırlar.
Ve elbette Dr. Emin Günhan Yayla böyle yaptı. İçine düşen araştırma ve bilme ateşi günden güne büyüdü ve sonuncusunu şu an okumakta olduğunuz eserlerini meydana getirdi. Hayatım, hem ailesi hem de uzak yakın tüm çevresi için örnek bir insan olarak yaşadı. Hayatı boyunca çevresine maddi - manevi destek ve yardım kaynağı oldu. Her zaman paylaştı. Vicdan, akıl ve doğruluk yolundan ayrılmadı. Hayatını bilgisi ile uyumlu olarak yaşamayı başarabilen özel insanlardan biriydi.
Her yazarda olduğu gibi, kavramları ve olguları kendi hayat deneyimiyle yoğurduğu senteze tabi tutan sevgili Eniştem Dr. Emin Günhan Yayla’nın vefatından hemen önce tamamladığı son kitabını, kendisine söz verdiğimiz gibi yayınlayabilmiş olmaktan dolayı büyük bir sevinç ve huzur duyuyoruz...
Tarık Arıkdal

---