Yazar | : | Bülent Tanör |
Yayın Tarihi | : | 2004 |
Dil | : | Türkçe+İngilizce |
Sayfa Sayısı | : | 63 |
Ölçü | : | 15 x 22 cm |
Yayınevi | : | Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı |
TÜRKİYE'DE İNSAN HAKLARI SERGİSİ İÇİN
BİR TANITIM NOTU
1800'lerin başlarından günümüze, insan hakları sorunu bu topraklarda ne gibi dönüşümler yaşadı? En kaba çizgileriyle bu alanda yaşanan nedir? Sergi, insan haklarından bazılarını ele alıp, 1990'a kadar olan döneme görsel malzeme sunmaktadır. Ama bunlara geçmeden, genel bir bakışa ihtiyaç vardır. İnsan haklarının her ülke ve dönemdeki durumu, içinde bulunulan siyasal rejimle yakından bağlantılı olduğundan, bu kısa taramayı da siyasal bağlamı içinde yapmalıyız.
"Batı'da insan Hakları" diye kısa bir girişle başlamak zorundayız. Çünkü insan haklan batı kökenli bir kavramdır. Felsefi kökü kısmen eski Yunan ve Roma'ya kadar uzanan bu kavramı esas olarak 18. yüzyıl teori ve pratiği üretmeye başlamıştır.
Burjuva demokratik devrimleri beraberlerinde birtakım hak ve özgürlükler listesini de getirdiler: kişi özgürlüğü ve dokunulmazlığı, din ve vicdan, düşünce ve açıklama, basın-yayın, toplanma ve dernekleşme, seçme ve seçilme, mülkiyet ve ticaret, vb. gibi. Bunlar aslında eski düzeninin bekçileri olan aristokrasi ve monarşilerle bir hesaplaşmanın parçalarıydılar. Burjuvazi önderliğinde doğan ve burjuva demokratik devrimleriyle yasalaşma ve anayasallaşma sürecine giren bu hak ve hürriyetler demetine genelde klasik haklar ya da birinci kuşak haklar denir.
İkinci kuşak haklar, 19. yüzyıldan itibaren emekçi sınıfların verdikleri mücadelelerden doğdu. Bunlar, genelde çalışan ve yoksul kesimlerin hayat şartlarını iyileştirmeye yönelikti: sosyal sigortalar ve güvenlik, sağlık, eğitim, barınma, iyi koşullarda çalışabilme, adil ücret, vb. Kuşkusuz, grev ve sendika hakları bu mücadelenin başında yer almaktaydı. Bu ikinci demet genelde sosyal haklar adıyla anılır.