Yazar | : | Refik Halid Karay |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 304 |
Ölçü | : | 12 x 16,5 cm |
Yayınevi | : | Çağlayan Yayınevi |
Bahsi Geçen | : | Refik Halit Karay |
Konsolosluğun ön bahçesindeki hurmalar birkaç günden beri güneşe rastlayınca göbeklerinde saklı çekirdekleri belli eden bir akide şeffaflığı aldıklarına göre olgunlaşmışlardı. Konsolos Bahtiyar Bey, uçakla gelen şifreli evrakı masasına getiren viskonsolosa:
- Artık şunları toplatsak, dedi, kavasa söyleseniz de bir adam buluverse.
Durdu; ilave etti:
- Ama ben burada iken gelsin de ağaca nasıl çıktığını göreyim; hatıratıma yazacağım. Herhalde seyredilmeğe layık bir cambazlık olacak bu!
- Öyledir, efendim. Elinde, orta yerine keçe parçası eklenmiş bir ip vardır; oraya oturur; bunu ağaca dolar, uçlarını bağlar, kollarıyla gövdeye sarılır; ipi çember gibi ağacın tırtıllı boğmaklarına ata ata yukarıya çıkar. Ağzında taşıdığı bıçakla hevenkleri keser ve yine öylece, basamak basamak aşağıya iner.
- Hurmalar lezzetli midir bari?'
- Eh, Irak ve Mısır hurmalarına benzemez; onlar kadar ballı değildir ama taze iken kokuları da, taamları da hoştur.
Konsolos sözü değiştirerek dedi ki:
- Yeni kâtip bu akşam geliyor. Karşılayacaksınız, tabii...
- Saat sekize doğru kavas Ebu Ali ile limanda bulunacağız. Yanında refikası ve küçük yaşta bir de çocuğu varmış. Bizim Peltekyan'ın oteline indireceğim; oda ayırttım...